Yusuf Kurçenli öldü. 65 yaşındaydı. Birkaç yıldır kanserle boğuşuyor, kemoterapi görüyordu. O iri bedeninin üzerindeki aslan yelesi saçları bu yüzden gitmişti. Ama iyileştiği söyleniyordu. Demek ki öyle değilmiş. Tuhaftır, çarşamba günü Beykent Üniveritesi'nin Maslak'taki kampüsünde, sinema profesörü dostum Oğuz Makal'ın düzenlediği Lütfi Akad'ı anma toplantısındaydım: Sezer Sezin. Safa Önal gibi dostlarla birlikte... O yüzden telefonum kapalıydı, ölümünü gecikmeyle öğrendim. Kurçenli'nin Akad'ın öğrencisi olduğunu bilince, bu raslantıdan etkilenmemek olanaksız. Kurçenli, TRT'de başladığı kariyerini 1983'de çektiği
Ve Recep Ve Zehra Ve Ayşe'yle Yeşilçam'a taşımış, konularını özenle seçen, kimi zaman ünlü yazarlara yaslanan bir aydındı. Her filmi önemli birşeyler anlatır:
Ve Recep Ve Zehra Ve Ayşe toplumumuzdaki namus kavramını,
Ölmez Ağacı Türk-Alman ilişkilerini,
Merdoğlu Ömer Bey toplumdaki kültür farlılıklarını ele alır. Sonra uyarlamalar dönemi başlar.
Gramofon Avrat sırtını Sabahattin Ali'ye dayamıştır.
Raziye Melih Cevdet Anday'dan,
Karartma Geceleri ise Rıfat Ilgaz'ın özyaşamsal romanından uyarlanmıştır. Özellikle ikincisi, 1940'larda solcu bir yazarın işkence gördüğü sahnelerle büyük bir gerçeklik ve siyasal eleştiri içerir. Sonra TV dizileri (
Taşların Sırrı, Umut Taksi) çeken Kurçenli, 1994'te
Çözülmeler'le 12 Eylül'ün aydınlar üzerindeki izlerini sürer. Yine TV dizileri veya belgeseller dönemi gelir:
Antika Talanı, Baba Evi, Çemberler, Kurşun Kalem...
Gönderilmemiş Mektuplar, 10 yıla yakın bir ayrılıktan sonraki dönüş filmidir: Türkan Şoray'ı da yıllar sonra Kadir İnanır'la bir araya getiren bir kırık aşk hikayesi. Sonra hastalığına rağmen çekip bitirmeyi başardığı
Yüreğine Sor gelir ve yönetmen böylece 19. yüzyılda Karadeniz'deki etnik mozaiği, 'gizli Hıristiyanları' ele alan önemli bir film yapar. 2010 yapımı bu film, onun veda filmdir. Kurçenli, 10'u aşmayan sinema filmleriyle, 80'lerde işe başlayan bir kuşağın önde gelen temsilcilerinden biri olmayı ve saygın bir iz bırakmayı başarmıştır. Ülkenin kaderiyle yakından ilgili bu aydın insan, arkasında sadece iyi anılar bırakarak gitti. Belki bir teselli, son yıllarda İstanbul Film Festivali ve SİYAD'dan aldığı onur ödülleri olabilir.