Oğlumun
doğum günü başta olmak üzere peş peşe ve bir birinden farklı yaşlarda kişilerin, çok farklı kutladıkları doğum günlerine katılınca, insanların doğum günlerinde neler yaşayıp, neler hissettiklerini düşündüm. Doğduğumuz anda ilk nefesimiz bizim için yaşama başlamak olsa da kutlayan biz değilizdir. Çoğu kez bizi dünyaya getirenler ve onların yakınları tarafından kutlanır bu doğum günü. Aslında doğduğumuz an yapılanlar ve hissedilenler, sonraki doğum günlerimizin anlam ve önemini de büyük ölçüde belirler. Düşünsenize hiç doğum günü kutlamamış, doğduğu gün kimsenin umrunda olmayan hatta bilinmeyen bir sürü insan var. Çocukluk döneminde doğum günününüzü kutlayacak birileri varsa, günün anlamı armağanlarla sınırlıdır. Ne kadar çok armağan alır ve istedikleriniz yerine getirilirse o kadar sevildiğinizi düşünürsünüz. Büyüdükçe daha büyük armağanları daha çok sevgi sanmaya başlarsınız. Hele gençlik döneminde alınan armağanın yanı sıra sevgiliniz olup olmadığı, size sürpriz yapıp yapmadığı, davetinize kaç arkadaşınızın geldiği önemlidir. Ne doğumun anlamını umursarsınız, ne de yaşlanmayı.
YAŞAMI Y DA ÖLÜMÜ SORGULAMAK
30'lu yaşlara kadar sevinç getiren doğum gününe, bu yaştan sonra bazı korkular eklenmeye başlar. "Yaşlanıyor muyum? Yaşamda neleri kaçırıyorum?" soruları, geçmişden çok geleceği sorgulamaktır. O yaşlarda ne geçmiş ne de gelecek yeterince uzun görünür. Ya kaçmış bir şeyler vardır ya da yakalanması gereken. 40'lı yaşlara geldiğinizde doğum gününün anlamı o zamana değin yaşadıklarınıza göre değişir. Yaşamımızın doluluğuna, isteklerimize kavuşmamıza ya da kavuşmak için neler yapabildiğimize bağlı olarak duygu durumumuz belirlenir. Artık doğum gününün anlamından çok, yaşamın anlamını düşünmeye başlama zamanıdır. En önemlisi 'Mutlu muyum?' sorusunun yanıtını verebilmektir. Bu sorunun yanıtını verebilmek için mutluluğun ne olduğuna karar vermek gerekir. Mutluluk, yaptığımız şeylerin sonunda hissettiğimiz iyi bir duygudur. Adeta bir ödüldür. Nasıl bir yaşam planlamıştık? Hangi alanlarda ödülümüze kavuştuk? İş, aile, aşk, kariyer, arkadaşlar? Ulaşamadıklarımız mı daha çok, kavuştuklarımız mı? Aslında fark etmez. O gün doğum gününüzdür. Dünyaya merhaba dediğiniz gün. Yarın yeni planlar için önünüzde bir yaşam var demektir. Yapamadıklarınıza üzüleceğiniz değil, yapabileceklerinize sevineceğiniz gün olur doğum gününüz. Yapabildikleriniz ise sizinledir. Seçimlerinize ve hedeflerinize göre; işiniz, arkadaşlarınız, eşiniz, çocuklarınız oradadır. Kutlanan aslında yeni yaşınız değil, dünyaya gelmiş olmanız yani varlığınızdır. Doğum gününde bir kutlama yapmanın amacı nedir? Yanınızda olanlar, sizi kutlayanlar, armağan alanlar boş bir kalabalık mı yoksa sizin için orada olanlar mı? Sizin için orada olanlar, o yaşa değin biriktirebildiğiniz insanların sayısıdır. Size sundukları dostluk, dilekler ya da armağanlar geçmişinizin birikimidir. Sayıları değil, yaşamınız için planladıklarınızı temsil edip etmedikleri önemlidir. Yaşamı sorgulamak, planlarımızın çoğunu gerçekleştirdiğimizi, en azından onlar için çaba gösterdiğimizi anlamak, paylaşabildiğimiz, sevebildiğimiz yürekleri hissedebilmektir. Ölüm sorgulanmaz. Çünkü, yaşamdan doyum sağlayanlar için korkulmayacak bir süreçtir. Ben doğum günlerimin sabahında ilk iş olarak ailemi arayarak teşekkür ediyorum. Sonra yapacaklarımı planlamaya başlıyorum. Sadece o gün değil, o yaşım için bitirmem gerekenleri, ulaşmam gerekenleri, sonradan niçin yapmaya çalışmadım diyebileceğim her şeyi gözden geçiriyorum. Bir sonraki yaşıma aktaracaklarımı, biriktireceklerimi düşünüyorum. Yaşama tutunan, onu kendi ve başkaları için anlamlı kılmaya çalışan, her yeni günü yapacak çok şey olduğu bilinci ile yaşayan, mutlu olmak için doğum gününden çok, sonrasını düşünebilenler başta olmak üzere herkesin doğum günü kutlu olsun.