MOGADİŞU'DA HER ŞEY YOK
Ekmek yok, su yok, ev yok, bark yok, elektrik yok, yol yok, hastane yok, ilaç yok, okul yok, öğretmen yok, huzur yok, güven yok, adalet yok, çay yok, şeker yok, çikolata yok, balon yok, süt yok, mama yok! Daha da kötüsü umut yok, hayal yok! Yarın yok! Yok! Yok! Yok! Aklınıza gelen de yok, gelmeyen de yok. Sayabileceğiniz her şey yok! Yokluğun insanlığı bu kadar kasıp kavurduğu, basit ve küçük şeylerin bile büyük kıymete bindiği başka bir ülke, başka bir başkent görmedim ben Afrika'da. Ağır bir koku var Mogadişu'da. Kamplarla çevrilen kentte burun deliklerimizi sızlatacak kadar keskin bir koku. İster sefaletin kokusu, ister ölümün kokusu deyin buna! Adını koymak mümkün değil ama şehir kokuyor. Somalililer gündüzleri yol kenarlarında dükkanların önünde ve kaldırım kenarlarında oturuyor. Yapacak pek bir şeyleri yok. Başını sokabilecek bir evi ve akşam çocuklarına pişirebileceği biraz darı ya da pirinci olan haline şükrediyor.
Kenti turlarken Türklerin ta ötelerden kalkıp kendilerine gemiler ve uçaklar dolusu iyilik getirdiğini öğrenince yol konarlarına koşuyor Somali kadınlar ve çocuklar. Ellerini sevinçle çırparak, zılgıtlar çekerek teşekkür ediyorlar. Hayatı gündüz yaşamak zorundalar. Geceyle birlikte kente korku da çöküyor çünkü. Gece sokağa çıkmak yasak. Hava kararınca can korkusuyla birlikte endişeler de başlıyor. Karınlarını doyuracak bir yiyeceği gündüz gözüyle bulmak ve evine götürmek zorundalar. Köşe başlarını elleri silahlı çeteler tutmuş! Açlığın, kuraklığın ve yokluğun lime lime ettiği Mogadişu'yu bir de kardeş kavgası ortadan bölmüş. Yokları sayarken unuttum. Burada devlet yok, hükümet yok, otorite de yok. Silahı kuşananın sokaklara hâkim olduğu bir yer burası. Başkentin bazı mahalleleri devletin kontrolünde. Kent merkezinin dışı muhalif ve çatışan güçlerin elinde. Birkaç saatlik Mogadişu gezimiz sırasında bize Afrika Birliği'ne bağlı askerler eşlik ediyor. Güvenlik yok. Yabancıların kaçırılması işten bile değilmiş. O nedenle tek başımıza dolaşmamıza kesinlikle izin vermiyorlar.
ÇÖPTEN EVLER
Kenti kuşatan kamplardaki çaresizliği anlatmaya kelimeler yetmiyor. Binlerce insan köylerini, topraklarını bırakarak başkente sığınmış. Kentin yamaçlarında, vadilerinde oluşturulan kamplarda kaderlerine teslim olmuş, bekliyorlar. Kamplarda koşullar çok kötü. Binlerce insan ülkeye gelen yardımlar sayesinde yiyip içebiliyor ve saat başı bir çocuk ölüyor. Ağlayan bebekler ve bebeklerine ağlayan annelerin gözyaşı suluyor kurak toprağı. Çaresiz insanlar dağıtılan yardımlara hücum ediyor. Biraz arbede çıkınca silahlar patlıyor gökyüzüne doğru. Uyarı ateşiyle kalabalıklar sakinleştirilebiliyor burada. Anne babaların tek derdi çocuklarına bir lokma bir şeyler verebilmek. Bütün çaba bunun için. Çer çöpü toplayıp ev yapmışlar. Güneşin yakıcılığından korunabilmek için ne bulurlarsa atmışlar çöpten evlerinin üzerine. Yokluktan çıkan en küçük parça bile burada kıymetli. Biraz karton parçası, azıcık naylon, biraz kumaş yırtığı yakıcı güneşten korunmak için işe yarayabilir.
TÜRK GÖNÜLLÜ DOKTORLAR
Mogadişu'nun dört başı mamur bir hastanesi bile yok. Kamplarda salgın hastalıklar yaygın. Türkiye'den gönüllü doktorlar yine Türk Kızılay'ı tarafından kurulan sahra hastanesinde Somalili bebekleri tedavi ediyorlar. Mogadişu'nun gri ve kasvetli havasını bozan tek şey Türkiye'den gelen yardım gönüllülerinin kente kattığı renk. Yıkık dökük bir binanın hemen bitişiğinde Türklerin açtığı aşevinden her gün 3 bin Somaliliye sıcak yemek gidiyor. Mogadişu'nun diğer bir köşesinde başka bir Türk yardım derneğinin görevlileri sağlık taraması yapıyor.
YOLLAR, BİNALAR, DELİK DEŞİK
Somali'nin başkenti Mogadişu, Afrika'nın en talihsiz başkenti. 1 milyon nüfusun yarısı açlık tehlikesiyle karşı karşıya yaşıyor. Kenti kuşatan kamplarda binlerce Somalili mülteci hayata tutunmaya çalışıyor. Yeni göçlerle Mogadişu'nun nüfusu her geçen gün artıyor. Kentte belediye, altyapı gibi hizmetler yok. Yollar ve binalar delik deşik. Kentin merkezindeki küçük meydan ortasındaki heykelle bizim Taksim Meydanı'nı hatırlatıyor. Birkaç renkli bina havan mermileriyle deliş deşik olmuş. Kentin tek oteli de çatışmalardan nasibini almış. Sabah duş alan müşterilerin havan mermisiyle yaralandığını gülerek anlatıyor Somalililer. Yolunuz Mogadişu'ya düşerse, otel yerine açık alanda kalmayı tercih edin! Mogadişu'da uluslararası bir havaalanı var ancak uçaklar silahların gölgesinde büyük risk altında inip kalkabiliyor.