Lüks
markalar geçtiğimiz yılı kemer sıkmakla geçirdi. Bazıları kriz sonrası kendilerini yavaş yavaş toparlamaya başlasa da biri var ki, ne kriz dinledi, ne resesyon. Lüks sektörü giderken çekidüzene, o gitti büyümeye, genişlemeye. Genel eğilime, trende kafa tutu, anlayacağınız. Aynı kreatif direktörü Miuccia Prada'nın kendisi gibi. 'Trendleri takip etmeyen, trend yaratan kadın' olarak bilinen Prada'nın ana markası, moda otoritelerini ve tüm sektörü hayrete düşüren bir büyüme içinde. Geçtiğimiz aylarda çok ciddi; bir önceki yıla kıyasla tam üç katı kâr açıkladı, ünlü İtalyan lüks devi. Satışların çoğu Uzakdoğu ve Asya'dan, özellikle de onlarca dolar milyarderi bulundurduğu bilinen Çin'den geliyordu. Bu nedenle Prada'nın Uzakdoğu'daki mağaza sayısı ardı arkasına artıyordu. Şangay, Los Angeles, Las Vegas, Frankfurt, Lizbon ve Cannes derken mağaza açma sırası İstanbul'a geldi. Yaklaşık bir buçuk yıl önce ilk mağazasını Nişantaşı'nda açan marka, ikinci adresi olarak İstinye Park'ı belirlemişti. Prada'nın 'küçük kızkardeşi' olarak bilinen Miu Miu zaten iki yıl kadar önce alışveriş merkezinin lüks markalarının bulunduğu bölgesindeki yerini almıştı. Kapılarını modaseverlere bu hafta açan mağaza tam üç kata ve 500 metrekarelik bir alana yayılıyor. Erkek ve kadın hazır giyim koleksiyonlarının yanı sıra mağazasında yine aksesuarlar da bulunduracak markanın iletişim ve dış ilişkiler direktörü Stefano Cantino, sorularımızı yanıtladı. Cantino, 'uluslararası; yaratıcılığı ve yeniliği seven kişiler' olarak tanımladığı Prada müşterilerinin Türk modaseverlerle de çok örtüştüğünü söylüyor.
- İlk mağazanızı açmanızın üzerinden bir buçuk yıl geçti yalnızca. İstanbul'dan memnun musunuz?
- İstanbul bizim için çok önemli ve fırsatlarla dolu bir şehir. Önce Miu Miu mağazamızı açmıştık, ardından da Nişantaşı'ndaki Prada açıldı. Ama Nişantaşı mağazamızla beraber lüks alışverişi potansiyelini görünce, yeni bir mağaza daha açmaya karar verdik. Bu sefer de bir alışveriş merkezinde olalım istedik. İstanbul'un büyüklüğü, müşterilerimizin talepleri ve şehre gelen turist sayısını göz önünde bulundurunca, bir mağaza daha açmak şart oldu.
- İstanbul bir yana, Türkiye genelini lüks alışverişi için nasıl görüyorsunuz?
- Türkiye fırsatlarla dolu bir ülke. İstanbul en büyük şehir olduğu için mağazalara oradan başladık. Ama orta vadede farklı fırsatlara; diğer şehirlere de bakacağız tabii.
- Bu bir buçuk yılda neler gördünüz? Türkler en çok hangi ürünlere ilgi gösterdi?
- Genel olarak çok iyi tepkiler aldık. En çok çantalar ve ayakkabılar ilgi gördü. Aksesuarlar hep daha çok ve rahat satılır. Ama kadın ve erkek koleksiyonlarımız da çok satıldı.
iPAD UYGULAMASI YAPACAĞIZ
- İkinci mağaza için neden İstinye Park'ı tercih ettiniz?
- Nişantaşı'nın ardından en iyi ve doğru lüks destinasyonu orada oluşmuş. Ama biz Prada olarak hem sokak mağazalarına; butiklere hem de alışveriş merkezlerine çok sıcak bakıyoruz.
- Prada hızla büyümeye devam ediyor...
- Evet. Özellikle mağaza sayısını artırmaya odaklandık. Çok hızlı bir büyüme içindeyiz. Şimdi sırada Singapur, Berlin, Paris, Moskova ve Amerika'da birkaç mağaza daha var.
- Prada'nın internet teknolojilerine ve sosyal medyaya yaklaşımı nasıl?
- Genel olarak internet satışını ve sosyal medyayı lüksün yeni mecraları olarak kabul ediyoruz biz de. O yüzden mutlaka her ikisindeki varlığımızı da güçlendirmek istiyoruz. Sosyal medyayı çok yakından takip ediyoruz ama daha dikkatli yaklaşıyoruz. Şu anda mobil uygulamamız yok ama 2011'de bir iPad uygulaması yapacağız.
Yeni koleksiyonda başrol eteklerin
Herkesin kendini minimal görünümlere kaptırdığı bir zamanda Mad Men'vari kıvrımlı kadınları, 50'li yılların estetiğini bizlere yeniden sevdirmişti Miuccia Prada. Aradan bir sezon geçti ve sağı solu belli olmayan Prada, bu kez bizi 'minimal barok' adını verdiği koleksiyonuyla büyüledi. Kadın giyimindeki minimalizmden sıkıldığı için 'abartılı sadelik' kavramını denemeye karar veren tasarımcı, istediğini başarmış. Moda yazarlarının neredeyse hepsinin yenilik, yaratıcılık, tasarım olarak tam not verdiği, 'Milano'nun en iyisi' seçtikleri koleksiyonda üniformalara atıfta bulunmuş, Miuccia Prada. Bu, özellikle koton ağırlıklı kumaşlar, tişörtler ve önlüklerden anlaşılıyor. Breton çizgilerin yanı sıra muz, ananas, melek ve maymun motiflerine yer veren Prada, sadeliği desenlerin yanı sıra cart renklerle de kırıyor. Turuncular, yeşiller, morlar, pembeler ya dar kalıplı silüetleri ya da sade ve maskülen görünümleri renklendiriyor. 1940'lı yıllar kadar Latin Amerika esintileri de çok belirgin. Omuzlar yuvarlatılmış. Kalem etekler, erkeksi üstler ve bluzlar, koleksiyonun öne çıkan parçaları. Önlüklerden ilham alınmış elbiseler de aynı şekilde. Pantolon ise neredeyse hiç yok; bir nevi "Etekler geri dönsün," diyor Prada. Çantalar kotondan. Ayakkabılarda ise maskülen modeller dikkat çekiyor.