Merakla beklenen bir modern komedi. Beklentileri boşa çıkarmıyor. Komedi sanatına çok önemli bir katkısı olmasa da... Film, 27 Mayıs 1960'ın hemen öncesinde İstanbul'un Asya yakasındaki bir küçük sahil kasabasında açılıyor. Dönemin Demokrat Parti iktidarının buluşu olan ünlü Vatan Cephesi tanıtımlarıyla çınlayan köy kahvesinin sakinleri, radyodan sürekli cepheye katılan vatandaşların isim listelerini dinliyor. Tam o sırada köye bizzat başbakan, yani Adnan Menderes geliyor. Alkış-kıyamet arasında bir tek muhalif ses, köyün delisi diye bilinen Baradan'dan çıkıyor: Menderes'in "Arkamda tüm millet var," diye övünmesine karşılık "Hele bir sizi alıp götürsünler, bakalım yanınızda kim kalacak," diye yanıt veriyor, delibozuk Baradan... Ve birkaç gün sonrası. 'İhtilal' olmuş, Menderes devrilmiş, DP büyükleri Yassıada'yı boylamıştır. Bu arada Baradan'ın başına Vatan Cephesi düşer (artık nasıl olduğunu filmde görün, anlatması zor!). Ve bunun sonucunda, Baradan Menderes'i Yassıada'dan kaçırıp kurtarma planları yapmaya başlar. Aslında kurtarmak istediği, elbette dilinden düşürmediği demokrasidir. Film, Süleyman Nebioğlu'nun yazdığı
Yüzbin Kibrit romanını bizzat perdeye uyarlamasıyla oluşmuş. Hemen söylemeli; hele bir ilk film için şaşırtıcı düzeyde akıcı ve de komik. Temel kusuru, oldukça kaba ve kalın çizgili olması. Keşke yönetmen filmine biraz daha incelikler katabilseydi, popüler olma isteğini birazcık kenara itip birazcık daha sofistike bir iş kotarabilseydi... Yine de filmin hatırı sayılır erdemleri var. Öncelikle, eski Yeşilçam komedisinin, özellikle de Arzu Film/ Ertem Eğilmez markalı komedilerin izini sürüyor. Aynı sıcaklık, güçlü bir küçük insan tasviri, bir takım oyunculuğu. Üstüne üstlük, o sinemada pek olmayan bir özelliği var: Bir siyasal taşlama olması. Sinemamızda yeterince parodi/taşlama olmadığından daha geçen gün yakınıyordum (katıldığım bir TV programında). Bu film, biraz kalın çizgilerle de olsa, bunu yapıyor. Karşımıza getirdiği 27 Mayıs günlerinde, dolaylı yoldan da olsa, hem işi Vatan Cephesi'yle vatandaşları ikiye bölmeye kadar vardırmış olan bir Demokrat Parti'yi, hem o ihtilali yapan askerleri taşlıyor. Hem de eleştirisini sade vatandaşa dek uzatıyor: Demokrasiyi istemek bir yana, onun ne olduğunu bile bilmeyen, kendi gündelik yaşamıyla onun arasında bir bağ kuramayan sokaktaki adama... Verdiği -yine biraz kaba çizgili- demokrasi dersleri de cabası. Film, son dönemin
Dondurmam Gaymak filmi gibi, klasik üretimin biraz dışından gelen bir çaba. Ama başarısı ona yakın. Sık sık güldürüyor, en azından gülümsetiyor. Oldukça mütevazı yapım koşulları, kimi sahnelerde biraz daha fazlasını beklememize vesile olmuyor değil. Ama, bu haliyle de film akıyor. Başta Müjdat Gezen usta, tüm oyuncular çok iyi. Yine tam bir 'femme fatale' çizen Gülçin Santırcıoğlu ve Adnan Menderes'te şaşılacak bir benzerlik/başarı karışımı sunan televizyoncu dostumuz Emrah Kolukısa'ya özel birer 'bonus'. Seyirci için bir bonus da, sanırım fonda kullanılan seçme Zeki Müren şarkıları olacak! Bence görün, eğlenirsiniz.
MEMLEKETTE DEMOKRASİ VAR **
Yönetim ve senaryo: Süleyman Nebioğlu Görüntü: Mustafa Kuşçu Müzik: UMP Oyuncular: Müjdat Gezen, İlker Ayrık, Gülçin Santırcıoğlu, Nejat Birecik, Sümer Tilmaç, Emrah Kolukısa, Mustafa Şen, Yaşar Uzel, Yakup Konca, Şafak Sezer, Tamer Karadağlı Dijital Sanatlar yapımı.