İşte küçük, iddiasız gözüken ve aslında kimi acemilikleri de olan bir film. Ama sonuç olarak, birçok gösterişli filmden daha ilgi çekici. Özellikle ölüm denen, hayatın en büyük muamması üzerine kafa yormayı sevenler için... Her şey Anna ve Paul'un başarısız bir sevişme sahnesiyle başlıyor. Genç adam genç kadına umutsuzca âşıktır, belli... Ama o ne cinsel istek duyar, ne de adamın sevgisine karşılık verir. Finalde açığa kavuşacak nedenlerle, ona sevgisini göstermekten acizdir. Sonra bir kaza olur. Anna ölür. Ve bedeni, küçük kasabanın ölüm sonrası ve cenaze işlerinden sorumlu, gizemli Eliot Deacon'un önüne gelir. Ama hayret, Anna ölmemiştir ki... Eliot onunla konuşur, doğrulup ölmediğini, yaşadığını haykırmaya çabalayan kıza artık bir ceset olduğunu anlatmayı dener. Kendisini bu ölümden sorumlu hisseden Paul, her şeye isyan ederken, Anna'nın öfkeli ve matemli annesiyle de öğrencilerinden biri olan (Anna öğretmendir), 11 yaşındaki küçük Jack da hikâyeye girerler. Tuhaf biçimde ilgi çekici, hatta büyüleyici bir film. Bir ikinci görüşte zaafları ortaya çıkabilir, ama ilk kez izlerken etkiliyor. Japon usta Hirokazu Korneeda'nın aynı adlı ve 1998 yapımı ünlü filmiyle uzaktan uzağa bir benzerliği var. Ama temelde konuları farklı. Film, ölüm-sonrası üzerine çift yönlü bir yol izliyor. Bir yandan, Anna'nın gerçekten ölüp ölmediğini işleyen bir gerilim söz konusu. Film birçok yerde onun hâlâ yaşadığını hissettirir gibi... Aslında CNBC-e'nin popüler dizisi
The Ghost Whisperer'daki ölüleri görme, onlarla konuşma ve onları 'öte yana' gitmeye ikna etme yetenekleri olan Melinda'nın bir benzeri olan Deacon, bir melek mi, yoksa bir katil mi? Yanıtı belki filmin sonunda, belki de hiç yok! Öte yandan, ölümün hemen sonrasında ne olur, ruh da bedenle birlikte çekip gider mi türünden sorulara da değiniliyor. Ve de şu temel soruya: Acaba kaçta kaçımız hayatını gerçek anlamda değerlendiriyor? Hepimiz ölüme isyan ediyoruz da, acaba hangimiz, eğer mümkün olsaydı, ikinci bir şansı hak ederdi? Bu tür metafizik sorular/sorunlar işte. Ama iyi ambalajlanmış olarak...
Addams Ailesi'nden, yani neredeyse 10 yaşından beri, o devasa gözlerinin aydınlattığı ince yüzünü izleyegeldiğimiz (ve bugün tam 30 yaşındaki) Christina Ricci, ilk kez bu kadar ciddi bir rolde izlediğimiz Justin Long ve elbette Liam Neeson gayet iyiler. Gerilimciler kaçırmasın. Bir de, küçük Jack'in iki kez gözüken annesine dikkat, acaba ölü mü, yaşıyor mu dersiniz?
DİRİLİŞ ***
(After Life) Yönetmen: Agnieszka Wojtowicz-Vosloo Senaryo: A. W. Vosloo, Paul Vosloo, Jakub Korolczuk Görüntü: Anastas M. Nickos Müzik: Paul Haslinger Oyuncular: Christina Ricci, Liam Neeson, Justin Long, Chandler Canterbury, Celia Weston, Luz Alexandra Ramos Amerikan filmi.