AK Parti kongresi, görkemiyle, gözyaşıyla, örnek birlik ve beraberliğiyle bitti…
Çatlak bekleyenler yanıldı. Ahmet Davutoğlu oy birliğiyle AK Parti Genel Başkanı oldu.
Yarın da Başbakan olacak…
Söz verdi, Paralel İhanet Çetesi'yle mücadele edecek.
Devleti ele geçirmeye çalışan P.İ.Ç.'lere göz açtırmayacak.

Şimdi 1990'lı yılların ilk yarısına gidelim.
1995'in 12 Mart'ına…
Yani o kanlı akşama…
Alevi vatandaşların yaşadığı İstanbul Gazi Mahallesi, akşam kimliği meçhul kişilerce taranmış, 1 kişi ölmüş, 25 kişi de yaralanmıştı.
Ardından çıkan olaylarda 17 kişi hayatını kaybetmiş, çok sayıda insan da yaralanmıştı.
Gazi olayları tarihe kara bir leke olarak geçti.
Türkiye AİHM'de 510 bin avro tazminata mahkûm oldu.
Yara hala taptaze.
Fethullah Gülen bir konuşmasında, Gazi olaylarını 1.5 ay öncesinden, özel istihbaratı sayesinde bildiğini söylemişti.
Gülen; "Gazi olayları olmadan evvel böyle bir olay yaşanacağı haberini 1,5 ay evvel devletin başına bildirdim.
Türkiye'de bir şeyler planlanıyor.
Aleviliği oyuna getirmek istiyorlar" demişti.
Yani adamın dikiz ve dinleme hastalığı yeni değil, eski…
40 yıllık hırkayı bu şekilde ilmek ilmek örmüştü.
Alevilerle Sünnileri karşı karşıya getirecek çatışma bilgilerini, dönemin Başbakanı Tansu Çiller'e iletmişti.
Dikkate alınmaması üzerine de kızmış ve "Bekledim ki bir çare ararlar. Sonra hata ettiğimi anladım.
Keşke o istihbaratı medyaya verseydim" dedi. Gülen'in medyayı kullanması çok eskiye uzanır yani.
Fethullah Gülen'i ve Fethullahçı yasadışı yapılanmayı tanımıyorsanız, eski kasetleri biraz izlemeniz yeterlidir.
Bu çetenin devletin ulusal birliğini tehdit ettiğini hemen anlarsınız.
Gazi'deki olayı istihbarat öğreniyor.
Ama rapor ne Emniyet Genel Müdürlüğü'ne, ne İçişleri Bakanlığı'na, ne Başbakanlığa, ne Cumhurbaşkanlığı'na, ne de Milli Güvenlik Kurulu'na gidiyor…
Bilgi önce Paralel İhanet Çetesi'nin liderine veriliyor.
Çok ilginç değil mi?
Devletin güvenliğinin kime emanet edildiğini anlayın artık?
Sadece Gazi değil tüm istihbaratlar, önce ona gitmiş.
Sonra da örgüt üfleye üfleye devleti ele geçirmeye çalışmış.
7 Şubat, 17 ve 25 Aralık darbe girişimleriyle de Erdoğan'a son darbe indirilecekti.
Ama başaramadılar.
Başarılı olsalardı, bugün Köşk'e çıkan Erdoğan ve arkadaşlarını, Menderes benzeri bir son bekliyordu.
Bu çete ulusal birliğimizi tehdit eden bir yapıdır.
Mutlaka yok edilmelidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan boşuna 'İnlerine gireceğiz' demedi.
Başbakan Davutoğlu da iş olsun diye onlarla sonuna kadar mücadele kararı almadı.
Örgütün planları çöktü.
Fethullah Gülen'in kimyası bozuldu.
Hükümeti devirmek için Cemaat'le işbirliği yapanlar çeteyi terk etmeye başladı.
Aslında ortada bir Cemaat yok.
Yabancılar adına istihbarat toplayan bir ihanet çetesi var.