Sicil…
Kayıt, kütük, adli sicil vs.
Kısacası 'sicil' kelimesinin toplumdaki karşılığı hiç de iyi değil.
Fitne sokmak isteyen için bu kelime biçilmiş kaftandır…
Şu sıra gündeme Sayın Başbakan ve ailesiyle ilgili yalan yanlış bilgilerle dolu 'Kayıp Sicil' isimli bir kitap sokuldu!
Müellifi malum.
Karanlık odacı Soner.
Kitap şimdilik IŞİD'in gölgesinde kaldı.
Yalanlar taksit taksit piyasaya sürülüyor.

Soner Yalçın ile Otağtepeli Uğur'un Halk TV'de yaptığı iftira dolu kitap tanıtım programında 'sicil' kelimesi üzerinde özellikle duruldu.
Malum 'algı' oluşsun diye.
Niyetleri kafa karıştırmak.
Bu amaçla yazdırılmış.
Finansörü de CHP imiş.
Öyle diyorlar.
Seçim öncesi Başbakan'ı bir de böyle vurmak istiyorlar.
Çapulcular ile Cemaat'in denediği tüm darbe girişimlerini halk boşa çıkardı ya.
Soner Yalçın isimli kara adam da Halk TV'deki programında Yılmaz Özdil gibi ağzını bozdu.
Halka hakaret edip durdu.
İçi iftira dolu kitaptan yüz binden fazla basılmış.
Bedava dağıtılıyormuş.
Böyle duydum.
Vakit yaklaştıkça adamlar son yüze girmiş Arap atı gibi turbo koşuya geçti.
Karanlık odacının 'Kayıp Sicil' isimli kitabının lansmanına Abdullatif Şener de çağırıldı.
Onun da kuyruk acısı var.
Yani biri vurdu diğeri tulum çıkardı.
Otağtepeli Uğur ise pişmiş tavuk görmüş çakal gibiydi. Güldükçe güldü vicdansız…
Kitabın içeriğine değinmeyeceğim.
Ama şu kadarını söyleyeyim.
Dereyi bulandırmak istendiği belli…
Soner efendi, "Silivri cezaevinden çıktım…
Kütüphaneye girdim.
Kütüphane dağınıktı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili yazılmış kitaplar tamamdı. Üzerinde 'Erdoğan'ın sicili' yazılı dosya kayıptı…
Polisler mi almıştı?" diyor.
Tezgah böyle başlıyor.
Yalçın, kayıp dediği dosyayı kafasına kopyalamış olmalı ki isimleri, yöresel ifadeleri ve detayları kaçırmamış.
Silivri'den çıkınca da kitabı hemen yayına hazırlamış…
Şöyle bir göz attım…
Fitne dolu bir kitap…
Yığınla hakaret ve iftira da var…
Kitabın ismi bile yazılış amacını ifşa ediyor.
Her şey planlı…
İlk baskının sayısı da dikkat çekici…
Kafa yıkamak için dağıtılacağı belli.
Rahmetli Ömer Öngüt hoca, "Devlet ittifaktan doğar; Devletsizlik ise nifaktan" demişti…
İşte nifak ve nifakçılar...
Erdoğan'ın hasmı bunlar…
Yalnız da değiller.
İttifak edenler içinde Rizeli olan da var…
Başka cibilliyetsizler de…
Aydınlık'çı Sebahattin Önkibar, Soner efendi için üç gün üç gece uyumamış.
Onu davara* bindi sandım.
Meğer öyle değilmiş.
Önkibar'a göre kitap Erdoğan'ı iyi anlatmış!
Ben de okudum kitabı…
Ayrıca bölgenin sosyolojik ve etnik yapısını da biraz bilirim.
Of'luyum çünkü...
Of Rize arası 27 kilometre.
Kitap kesinlikle kasıtlı yazılmış.
Piyasaya çıkış zamanında bile kasıt var.
İftiraların hangisine değineyim ki…
Bir insana ve sülalesine bu kadar çamur atılabilir ancak…
Uyanık Uğur Dündar, "Kitap toplatılabilir" diyerek candaşlara gaz vermişti.
Önkibar da üç gün uyuyamadığını yazarak malum cenahı merakta bırakmak istemiş.
Onlara anladıkları dilden çok şey söylemem lazım ya, Neyse…
Şu kadarını belirteyim.
Beyler ne yaparsanız yapın…
Ne yazarsanız yazın.
CHP ile ya da düşmanla birlik olun istediğiniz çamuru atın.
Tutmaz. KK kapı kapı dolaşıp, 'halkın adayı' deyip dursun, Numara çeksin, Almanlar, İngilizler, Amerikalılar ve bilumum Erdoğan düşmanları bir araya gelsin…
Hatta Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz, Başbakan'a salon vermesin.
Tüm salonlara da ambargo koysun…
Yine de vız gelip tırıs gidecek. Ona kimse engel olamayacak. Göreceksiniz.