Şeytan gibiler. Şer tezgahları kuruyorlar.
Başbakan Erdoğan'a husumet beslediklerini biliyorum.
Ama yalanları ve hakaretleri sinirime dokunuyor.
Uğur Dündar, nam-ı diğer Otağtepeli Uğur'un kendini Atatürk sanması da öyle...
Bu adam Atatürk'ün kılı olabilir mi?

Köşklerde yaşa, Tehditle milleti soy, Para çuvalla nasılsa, Yediği önünde yemediği arkasında misali, Bir de 'Gazetecilik' kisvesi altında darbe yapmaya kalk.
Ne diyelim Allah ıslah etsin.
Silivri Akören'deki muhteşem çiftliğini satıp oradan niye kaçtı acaba?
Perşembe akşamki program yalan, kin ve nefret söylemi üzerine kuruluydu.
Bir zamanlar Başbakan Erdoğan'la yol arkadaşlığı yapan Abdullatif Şener Halk TV'ye kadar düştü.
Söyledikleri bir yana.
Demek ki gittikçe batıyor.
Parti kurdu olmadı, Kitap yazdı tutmadı, Şimdi cumhurbaşkanı olacak!
Dil ıslak yerde nasılsa!
Ağzı olan konuşuyor işte!
Dava arkadaşını yalan ve iftirayla karalamaya çalışanın itibarı kalmaz!
Delikanlılığın jargonunda arkadan konuşmak da yok.
Konuşacaksan zamanında ve yüzüne karşı konuşacaksın ki değeri olsun.
Bunlar Kızılay'ın efsane genel başkanı Tekin Küçükali'den ders almalı.
Adamlık nasıl olur öğrensinler.
Adam olmaları için bir fırın da yetmez, on fırın ekmek yemeleri lazım.
O akşam bunu anladım.
Abdullatif Şener, hırsızlığı, yolsuzluğu Başbakan Erdoğan'ın meşrulaştırdığını iddia etti.
Bir de cinsel saldırıları.
Dikkat ettim yüzü kızarmadı.
Yalan söyle yüzün de kızarmasın.
Ama sırıt!
İçimden 'Sen adamların hasısın(!)' dedim.
'Delikanlısın ulan(!)' Demek Başbakan hırsızlığı meşrulaştırmış ha!
Ve cinsel saldırıların sorumlusu da oymuş öyle mi?
Vay anasını be!
Bundan daha aşağılık bir iftira olabilir mi?
Otağtepeli Uğur'u da artık görmek istemiyorum.
Çünkü yapay, Çünkü sahte Atatürkçü.
Ata'nın arkasına sığınıyor.
Üslubu çirkin, Alaycı tavırları iğrenç…
Hele de kahkaha atışı.
İnsana 'lanet' okutuyor…
'Göbeğini kaşıyan ayı', 'Oyunu bir makarnaya satanlar', 'Bidon kafa', 'Bunlar para karşılığında her şeyini satarlar' diye hakaret edilen AK Parti seçmenine bu kez Soner Yalçın isimli ajan saydırdı.
Salondaki tutulmuşların önünde açıkça sövdü.
Bazı yerlere de nokta koydu.
Yani bipledi…
Soner Yalçın, Uğur Dündar, Nihat Sırdar…
Üçünün de dini imanı belli…
Abdüllatif Şener de onlara güzel malzeme oldu.
İşine de öyle geldi.
Üstelik gıybet yaptı.
Uğur ise şeytanca gülümsedi.
Tabi ben de boş durmadım.
Ağzıma ne geldiyse...
Otağtepeli'nin, karanlık adam Soner Yalçın'ın yeni kitabını pazarlama taktiklerine çok güldüm.
Velhasıl Halk TV o akşam karmakarışık etti beni.
Tetikçiler oradaydı.
Eh televizyon da CHP'nin, Her gün Erdoğan'a kin kusup duruyorlar…
Marjinalleri sokaklara salıyorlar.
Maksat huzur kaçsın.
O gece uyuyamadım.
Elbette Başbakan'ı övmelerini beklemedim.
Ama adam gibi bir program bekledim.
Yanılmışım.