Sabaha karşı telefonun çalmasıyla yataktan fırlamam bir oldu.
Çünkü annem çok hasta…
Korkulu yatıyorum.
Bir askerdi arayan, "Maçka'ya uçak düştü" dedi.
Nereye düştüğünü soramadım bile.
Evden çıkarken kaza yerini öğrenebildim.
Dik dağları, keskin virajları aşarak olay yerine ulaştım.
Manzara korkunçtu.
Cesetler yanıyordu hâlâ.
Ortalığı kesif bir yanık kokusu kaplamıştı.
Nefes almakta zorlanmıştım.

Maçka Belediye Başkanı Ömer Yıldız ve Cumhuriyet savcısı da kaza yerine koşmuştu.
Ukrayna'ya ait YAK-42 tipi bir uçaktı düşen.
Afganistan'dan dönen 62 İspanyol askeri ve 13 mürettebatı taşıyordu.
Sis yüzünden Trabzon'a inememişti.
İki kez denemiş, pisti pas geçmiş, üçüncüye hazırlanırken sol kanadı takılmıştı Pilav Dağı'na.
75 kişiden kurtulan olmamıştı.
İlk kez bu kadar cesetle baş başa kalmıştım…
Hava daha yeni aydınlanıyordu.
Sisin dağılmasıyla birlikte facianın acı yüzü de ortaya çıkmıştı.

Cesetler dağın eteklerine savrulmuştu.
İspanyol askerlerinin özel eşyaları kaplamıştı yamaçları.
Manzara gerçekten korkunçtu…
Etrafa saçılan fotoğraflardan, Askerlerin hayallerini, sevgi ve özlemlerini anlamak mümkündü…
Kimi sevgilisiyle, kimi çocuklarıyla kimi de köpeğiyle çekilmiş fotoğraflarını almıştı yanına.
Onları gördükçe yüreğim burkuldu.

'Kara haber tez ulaşır' derer.
Öyle de oldu.
İspanya'dan yükselen feryatların sesi Pilav Dağı'nda yankılandı. İspanya Savunma Bakanı öğleye doğru gelmişti.
Herkes ağlıyordu.
Kaza yerine ilk ulaşan, o zamanlar köy olan Konak'ın imamı Sait Topçu'ydu.
Gün ağarıncaya kadar canlı birini aramış ama bulamamıştı.
Yanmadan kurtulmayı başarmış, bir askerin çocuklarıyla çekilmiş fotoğrafına ilişti gözü…
Çocuklar sanki imama, "Amca bizi burada bırakma" diyordu.
Fotoğrafı aldı yerden.
Sonra onu İspanya'daki aileye gönderdi.

İspanyol askerlerin yakınları 10 yıldır her 26 Mayıs günü Pilav Dağı'na çıkar.
Orada hayatını kaybeden yakınları için gözyaşı döker.
İspanyol ailelerle birlikte köy halkı ağlar.
Pilav Dağı da rüzgarının uğultusuyla onlara eşlik eder.
Dün yine geldi İspanyollar…
Yine gözyaşı döktüler.
Çocuklar büyümüştü.
Küçük bir tören de vardı o sıra.
Köy imamı Topçu'ya İspanya Liyakat Nişanı verildi.
O gün yaptıkları için…