Kemal Kılıçdaroğlu ağır ithamlarına devam ediyor.
Tıpkı Uludere olayında yaptığı gibi.
Demek ki onda bir değişim yok…
Mesela Uludere'de yürekler yanarken, O, "Vur emrini Başbakan verdi" demişti.
Reyhanlı'daki patlamadan sonra da, "Ölen 51 kişinin katili Recep Tayyip Erdoğan'dır" diyerek katil Esad'ı korudu, aklınca kesin suçluyu da belirledi.
Bu kabul edilebilir bir şey mi?
Adam Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na nasıl "katil" diyebildi?
Hainlerin kim için çalıştığı belirlenmesine rağmen...
Demek ki Kılıçdaroğlu'nun muhalefeti de böyle işte…
***
Geçmişte de Bakan
Hayati Yazıcı hakkında,
"YÖK Başkanı'na yeğeni için mektup yazdı" şeklindeki sözlerinin yalan olduğu ortaya çıkmıştı.
Ama özür dilemedi.
Pişkinliğini korudu.
Neyse…
Şimdi
Reyhanlı'yı bırakalım…
Ve
Adana'ya dönelim.
Vali
Hüseyin Avni Coş'u yıpratmak isteyene bakalım bir…
***
Keşke Adana'ya yaptığı hizmetleri anlatıyor olsaydım.
Ama
Ali Küçükaydın'ın bu yaptıklarını hâlâ aklım almıyor.
Bu ne vicdan?
İçindeki Allah korkusu buna nasıl izin verdi?
Doğrusu anlayamadım.
Siyaset bu kadar mı acıtır oldu?
Ve nasıl oldu da yargıya taşınmış, hemen hepsinin palavra olduğu anlaşılan iddiaları yazdığı mektupla yola düştü Sayın Vekil?
***
Meselenin uzağında biri olsa,
'anlamadan yaptı' diyeceğim.
Ama öyle değil…
Bilerek, yani taammüden yaptı yapacağını…
İddialar arasında uyduruk bir müteahhit de vardı…
Uyduruk diyorum…
Çünkü SGK kayıtlarında böyle biri yok.
Bunu daha önce de yazdım…
Bu kez daha ileri gittim.
O ismi bir de
Kamu İhale Kurumu'na sordum.
"Hüner Atalay isimli bir müteahhit ve aldığı ihale var mı?" dedim.
***
Gelen cevabi yazıda,
"Kurum kayıtlarımızın tetkiki neticesinde, 331…66 TC kimlik nolu Hüner Atalay hakkında her hangi bir kayda rastlanmamıştır" denildi.
Peki, bu bilgiler ortada dururken, Ali Küçükaydın gibi biri bu yalanı nasıl diline dolayabildi?
***
Anlaşılan Sayın
Küçükaydın da
Kılıçdaroğlu gibi yapmış…
Belden aşağı vurmuş…
Ama bu ona yakışmamış.
Adana Valisi
Hüseyin Avni Coş'un bir ailesi ve çocukları olduğunu unutmuş.
Yalanları gerçekmiş gibi işleme koymuş…
Tezgâhçılar milletvekillerine, o da bakanlığa mektup yazmış…
Bu yetmemiş, olayı gazetelere servis etmiş.
Bizim leşkerler de üzerine balıklama atlamış…
***
Öyle ya, AK Partili bir mebus, Başbakanı'nın tayin ettiği validen şikayetçi olmuş…
Sebep?
Vali bey güya adam dinletmiş.
Kimi dinletmiş?
Dahası binbir türlü entrikaların döndüğü Yeşilçam filmine benzer saçma sapan iddialarla dolu bir şikayet.
Basın için, Hele de muhalif medya için bulunmaz bir fırsat yarattı…
Tabii onlar da dalmışlar olaya, Bin yalan da kendileri katarak…
Yazıp durmuşlar…
Ve daha neler neler…
Belgesi olmadan bırakın valiyi, sıradan vatandaş hakkında bile böyle iddialarda bulunulmaz.
***
Herhalde
Ali Küçükaydın o haberleri gördükçe keyiften dört köşe olmuştur.
Ama hukuka ve Allah'a nasıl hesap verir bilmem.
Haberlerde adı geçen o bayana da acımamış.
Kısacası aileleri üzmüş.
Psikolojilerini de bozmuş… Söyleyin şimdi
Kemal Bey'den ne farkı kaldı?