İnsan bu mavi gökkubbenin altında, kendinden kendine yansıyan bir sırdır...
Ölüm ise aslında aynı insana, binlerce yıllık hakikat sırrını anımsatır...
***
İnsan unutkandır...
Pek çabuk unutur, iyilikleri, geçmişi, sevgisini, kendisini...
Ama aslında aynı insan, yine ne çok çabuk sever, iyi olanı, güzel olanı...
***
İnsan çok hırslıdır...
Sanır ki götürecek sonsuzluğa, bütün hırslarını da...
Büyük yanılsama; yine de insan her şeyi yanında götürecek gibi yaşar bu dünyada...
***
Eskiden bir inanışa göre, bedenin içinde yürek,
yüreğin içinde can vardı...
Canın içinde "gönlün" gizli olduğu düşünülürdü...
Gönül içinde de kara bir nokta...
***
İşte bu kara noktaya
"süveyda" denirdi...
İnsanın,
idrak ve sevgi noktasıydı...
"Süveyda..."
Ne şiirsel bir sözcük değil mi! Sanki
sevginin şiiri gibi...
***
Naili adında bir divan şairi, 17. yüzyılda yaşamış. Onun gazellerini okudum...
Evliya Çelebi'nin çağdaşı bu şairi okuyunca,
köklerimizin derinliğini hissettim...
***
Demiş ki şair: "Padişah-ı mülk-i azadi olan meyharenin...
Tahta-yı meyhanede taht-ı Süleyman'dır yeri..."
(Dünya ilgilerinden soyutlanma ülkesinin sultanlığını yaşayan bir sarhoş için, meyhanedeki tahta peyke, Süleyman'ın tahtı ile eşdeğerdedir...)
***
Alın size
Einstein'ın izafiyet teorisi derinliğinde bir şiir...
Bazen kendini dünya nimetlerine önem vermekten kurtarmış bir sarhoşun peykesi (tahta sedir, kerevet) bir sultanın tahtı ile eşittir...
***
Sevgi, mutluluk, huzur, insanın kendi içindedir...
Bunları dışarıda ararsak hayaldir...
İnsanı, sevmek mi mutlu kılar, sevilmek mi?
Sevmektir aslolan, koşulsuz insan sevgisi....
***
Bu yüzden büyük yazar
Herman Hesse onda takılı kalmış:
"Yaşama anlamını kazandıran tek şey sevgidir..."
***
Bu dünyadan bir
Ömer Hayyam geçti...
Asırlar önce, kocaman bir Hayyam...
Dedi ki: "Dünya yüzük gibidir, şüphesiz biz de onun nakışıyız..."
***
Bir zamanlar bir de
Feridüddin-i Attar vardı.
Büyük bir sufi şairi...
Bazı kaynaklarda,
Mevlana'nın bile gençliğine adım atmadan önce, ondan feyz aldığı yazılıdır.
İşte bu Attar demiş ki:
"Anlamsız olmadığı halde öyle gözüken şey, onun anlamsız olduğunu düşünen kişinin cehaletinden daha iyidir."
***
Gelin büyük şair
Nazım Hikmet'in kirlenen her şeye karşı,
içten bir insanlık çağrısı içeren dizeleriyle bitirelim hayat notlarımızı:
"Annelerin ninnilerinden, spikerin okuduğu habere kadar Yürekte kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı, Anlamak sevgilim, bu müthiş bir bahtiyarlıktır Anlamak gideni ve gelmekte olanı..."