Bu köşenin yazarı olmakla birlikte, aynı anda sürdürdüğüm medya yöneticisi görevimde, kendimi şanslı sayıyorum. Egeli Sabah'ta, şimdi isimlerini tek tek saymayacağım, ama dayanışma içinde, kader birlikteliği yaptığım çalışma arkadaşlarım; hem iyi, hem de nitelikli, yetenekli insanlardan oluşuyor. Bu durum yaptığınız işi kolaylaştırırken; sevgi, saygı zemininde üretilen her şey daha verimli oluyor.
Bugün köşemi, izninizle, çalışma arkadaşlarımdan birine ayıracağım.
Çünkü o güzel bir şey yaptı. Çok sayıda insanın hayalini kurduğu, bazen başarılan, bazen ise hayallerde kalan bir işi başardı. Bir roman yazdı.
Üstelik ilk romanında, insanda tat bırakabilen bir çizgi yakaladı.
Yazıişleri müdürümüz Gökmen Küçüktaşdemir'in Çoban Yıldızı adlı romanı, geçtiğimiz günlerde Yalınayak Yayınları'ndan çıktı.
Bu güzel başarısı nedeniyle hepimiz arkadaşımızla gurur duyduk.
Çoban Yıldızı, bir yanıyla gündemdeki zor bir konuyu işliyor.
Roman, hayatı orduda aldığı farklı görevlerle geçen, başarılı bir askerin, bir çobanla yollarının nasıl kesiştiğini anlatıyor. Yalın bir dil, kendisine özgü bir üslup, iyi kurgulanmış akıcı bir roman. Eminim bunu başaran sevgili Gökmen, bu yolu gazetecilik mesleğinin yanı sıra sürdürülebilir kılacak, yeni kitapların altına imza atacaktır.
YAHYA'YI DİNLE!
Romanda dikkat çeken başarılı Yahya karakterinin son bölümdeki konuşmalarından, küçük bir örnek seçerek, en iyisi size de hissettireyim Gökmen'in kalemini:
"Dinle... Kim en iyi dostundur derlerse, 'beni en çok dinleyendir' derim.
Dinlemeyen anlamaz, dinle ve anlamaya çalış...
Dinle, akrabalarını, arkadaşlarını, dostlarını ve yakınlarını dinle... Bir omuz ol başları düştüğünde, gülümseyen bir yüz ol, 'Çok konuştum galiba' dediklerinde...
Doğayı dinle, kuşların cıvıltılarını, ağaçların hışırtılarını, rüzgarın uğultusunu, toprağın sesini dinle... Bir çobanın kavalından çıkan sesle, bir virtüözün kemanından çıkan ses arasında dur ve dinle... Hepsinde senin için bir ders var ve hepsinde bir ders var anlayabilene... Kalbinin sesini dinle... Göreceksin o ilahi sesin yüce dağları düzleştirdiğini, mesafeleri erittiğini, zamanı aradan kaldırıp yok ettiğini ve sabır verdiğini...
Dinle, ulaşmak, kavuşmak ve olmak için dinle..."
Yahya yine sonlarda bir başka bölümde, sevgi üzerine de şunları söylüyor:
"Sev... Kendinden başlayarak sev...
Kusurları örten, kelimelere takılmadan yürüyen, dostça sarılan ve yürekten seven ol.
Çıkarsız, pazarlıksız, hesapsız sev... Yol al kılavuz olan kalbinin sesiyle... Güneşi de sev, toprağı da, yeşili, aşı ve suyu da... Bir kanaryanın sesinde, bir martının süzülüşünde, ateş böceklerinin dansında, kedilerin oyunlarında ve yunusların gülümseyen yüzlerinde gör kendini ve sev... Yaratan'dan dolayı sev... Sev ki dikene bakarken gülü, zayıfa bakarken güçlüyü gör... Sev ki sen sevdikçe eser tamamlansın, içindeki güzellik dışarı taşsın..."
SEVGİ ÜZERİNE