Mevsim sonbahar. Hava ılık ve kışa dönme çabasında. Bayram haftasının ilk günü… Yani arife. Bayram öncesi son rötuşlar yapılıyor. Bayram çocuğu gibiyim. Mutluluk rüzgarlarının estiği Başkent'te romantik bir hava var…
Sabahın erken saatinde telefonun ucunda 'babacığım' kelimesiyle güne başlamanın verdiği şımarık bir mutluluk yaşıyorum. Sürprizleri seviyor. Sıkça bu sürprizleri de yaşatıyor bana. Entellektüel birikimi, esprili hayat tarzı ile dünyama renk katan bir isim. Babalık duygusunu yaşadığım ilk isim. Gündelik hayatın yoğunluğunda unuttuğumuz günü bile tüm pozitifliği ile hatırlatan tatlı bir ruha sahip. Kimden mi söz ediyorum? Bundan tam 22 yıl önce babalık mutluluğunu yaşatan Emre'den. Mutlu yıllar o zaman Emre. Bayramın habercisi gibi…
Başkent terk edilmiş gibi… Romantik bir kente büründü… Donuk ve soğuk yüzü varmış gibi algılansa da Ankara tüm renkleri yaşatıyor şu günlerde. Her kaçışın bir anlamı vardır ya. Önceki gün, dün ve bugünkü terk edişler mutluluğa kaçışlar gibi. Özlemsel buluşmaların başlangıcı… Bayram buluşmasını anlamlandıran kaçış. Küçüklerin büyüklere kavuşması… Kentlerin köylere geri dönüşleri gibi… Bugün ebediyete uğurladıklarımızın ziyaret günü… Duyguların dışa vurum günü… Hasret duyguya, duygular gözyaşına dönüşecek. Yarın ise minik eller ellerimizin içinde kaybolurcasına caminin yolu tutulacak. Ardından bayramın anlamını yerine getirmek üzere kurban kesimine tanıklık edilecek. Komşu ziyaretleri, sevdiklerle buluşma ve geçmişe yolculuk ile bayramlaşmalar bir kez daha tarihe not düşülecek.
Bayramı bayram yapan tüm güzellikleri yaşadığımız mutlu bir bayram olsun. Bana müsaade. Yazdıklarımı hayata geçirmek üzere birkaç gün Başkent'ten kaçayım. Sağlık ve mutluluk dolu bayram haftası diliyorum…