 |
|
 |
 |
 |
 |
 |
SMS: YO yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder |
|  |
|
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
|

Kelepir...
Isparta'da yaptım askerliğimi... 300 Spartalı'daki Sparta değil ama. Bizim Isparta. Davras Dağı vardır orada... Davraz der, ahali. Heybetlidir... Başı dumanlı. Ağustos'ta bile karlıdır zirvesi. Nöbet tuttum eteklerinde, aylarca. Suyu, buz. Havası, testere. Isparta'nın içi 1-2 dereceyken, Davras'ın kıyısı eksi 18 bile olur... Kulakların ayazdan yanar, soyulur, muz gibi... Burnunu hissedemezsin, donar. Erkek adam ruj sürer mi? Sürer arkadaş... Pavyon gülleri gibi kat kat parlatıcı sürerdik dudaklarımıza, korusun, çatır çatır kanamasın diye. Üç tane eldiven giyerdik, üst üste. Eller olur, tenis raketi kadar... İstersen giyme, yapışsın G3 parmaklarına. Ayaklar desen... Çift keçeye rağmen, kütük. İçinde zaten uzun don! Böyle beklerdik Davras'ı. O nedenle... Gecenin kör karanlığında 3-5'i devralmaya giderken, şakalaşırdık arkadaşlarla... "Aman gözümüzü dört açalım da, dağı götürmesinler" derdik.
Ve, şaka gerçek oldu!
Davras'ı götürmeye çalışıyorlar... Fransızlar talip olmuş. Neden? Ski yaptırmak için.
Aslında şaşırdım desem, yalan olur... Fabrikalarını, limanlarını, bankalarını, arsalarını satarsan... E dağını da ister adam.
Şimdi diyebilirsiniz ki... "Ne var yani bunda... Hem güzel güzel turistik tesisler kuracaklar, hem de memleket para kazanacak." Bu da bir fikir tabii... Ama bildiğim kadarıyla, henüz Uludağ'ı satmadık... Palandöken'i de satmadık... Oralarda gayet güzel yapılıyor ski. Davras'ta da kendi kendimize, kendi paramızla-işgücümüzle yapabiliriz pekala. İlla el ski'sine gerek yok yani.
Özetle... Oraları beklemiş biri olarak yazıyorum. Ya dokunmayın Davras'ıma... Ya da çekin o nöbetçileri oradan, boşu boşuna dikilmesin çocuklar, dağımızı götürmesinler diye.
|
|
 |
|
|