|
 |
 |
 |
 |
|
 |
 |
 |
 |
 |
SMS: ES yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder |
|  |
|
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
|
 |  |

Ah şu Gümrük Birliği
Devlet Bakanı Ali Babacan, "Gümrük Birliği'nden çıkmak Türkiye için felaket senaryosu olur. Yüzde 30-40 oranında işsizlik getirir, ekonomide daralmaya yol açar" uyarısında bulundu. Kutluyoruz. Ağzına sağlık. Türkiye'nin en iflah olmaz hastalıklarından biri, tartışmalarda elma ile armutların toplanıp "Ayvayı yedik" türü sonuçlara varılması. Sonra da bu sonuçların "Dezenformasyon"a malzeme yapılması. AB ile Gümrük Birliği, bu tür "Saptırmalar"a en elverişli malzemelerin başında geliyor. Ve sık sık "Gümrük Birliği yüzünden batıyoruz", "Gümrük Birliği, Türkiye'ye dayatılan yeni kapitülasyonlardır" gibi iddialar ortaya atılıyor. AB ile süreç yavaşladı, Avrupa'da Türkiye karşıtı rüzgarlar biraz şiddetlendi ya; fırsat bu fırsat anlayışıyla, konu yeniden ısıtılıverdi: - Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, "Türkiye'nin ortak tarife uygulanan ülkelerle rekabette zorlanmasını" gerekçe gösterip "Gümrük Birliği'nin gözden geçirilmesi gerektiğini" söyledi. - Ardından Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun "Gümrük Birliği hataydı" dedi. (Ne var ki, hemen ardından bu tespitini bizzat çürüttü "Türk sanayii dış pazarlarda rekabet şansı kazandı.") - Gümrük Birliği'ne atış serbest olur da, Ankara Ticaret Odası Başkanı Oğuz Aygün fırsatı kaçırır mı? Hemen raporu patlattı : "Gümrük Birliği'nin yürürlüğe girdiği 1996'dan bu yana toplam 279.8 milyar dolar dış ticaret açığı verdik!" Sanki açığın nedeni Gümrük Birliği'ymiş gibi! Sanki tüm açık AB ülkeleriyle ticaretten kaynaklanıyormuş gibi!
Ya Gümrük Birliği olmasaydı? Aygün iki yıl önce de benzer bir rapor yayınlamış ve "İleri görüşlülüğe" örnek gösterdiği Başbakan Yardımcısı Şener'in 13 Ekim 1995'te Refah Partisi Grubu adına Meclis'teki konuşmasından alıntı yapmıştı. Şener o konuşmasında birçok sektörün Gümrük Birliği yüzünden batacağı kehanetinde bulunmuş, en başta da otomotivi saymıştı! Oysa bugün otomotiv, ihracatın bir numaralı lokomotifi oldu. Gümrük Birliği karşıtlarına elbette saygımız var. Ancak elmaları elmalarla, armutları da armutlarla toplamaları koşuluyla. - Örneğin dış ticaret açığının en büyük nedeninin bütçe açığı olduğunu, devlet bu açığı borçlanarak kapattığı için net faizlerin yüksek düzeyde kaldığını, bu durumun sıcak parayı Türkiye'ye yöneltip dövizin ucuz YTL'nin değerli kalmasına yolaçtığını, ucuz dövizin de ithalatı teşvik ettiğini söylemeliler. - Örneğin ithalatın yapısını da vurgulamalılar: Yüzde 70'den fazlası ara malı. Yine ucuz döviz nedeniyle sanayici hammadde ve ara malı ihtiyacını dışardan karşılamayı tercih ettiği, daha rantabl bulduğu için, - Ayrıca ticaretimizin açık verdiği ülkelerin başında Çin ve Rusya'nın geldiğini, bunun Gümrük Birliği'yle zerrece ilgisi bulunmadığını dürüstçe anlatmalılar. Çin, Dünya Ticaret Örgütü'nün kotaları kaldırmasıyla başlattığı dampingli ihracatla ülkemizi istila etti. (Dış açığın yüzde 15'i) Rusya'yla ticaretimiz ise petrol ve doğalgaz ithalatı nedeniyle açık veriyor. (Dış açığın yüzde 20'den fazlası) - Ve nihayet Gümrük Birliği olmasaydı sanayinin dünyayla entegre olamayacağını, halkın yaşam kalitesinin yükselemeyeceğini (Hâlâ montaj ürünler kullanacaktık), Türkiye'nin başta otomotiv ve elektronik olmak üzere yoğun istihdam kullanan birçok sektörde AB'nin üretim üssüne dönüşemeyeceğini de eklemeyi unutmamalılar. Aydınlardan "Ahlaki" kaygılarla, siyasilerden de "Sorumluluk" adına en azından bu kadarını beklemek, hakkımız olsa gerek...
|
|
 |
|
|
|
|
|
 |
|