  |
|
Kuzey Kıbrıs'ta bizi neden sevmiyorlar
Masada kurban bayramı ve yılbaşı programları tartışılıyordu. Biri "Kıbrıs'a gidelim" dedi; öteki "Onlar bizi sevmiyorlar, neden oraya gidelim ki?" diye yanıtladı. Fransa'ya ya da İngiltere'ye gitmeyi tartışırken fiyat üzerinde duranlar, konu Kıbrıs olunca birden 'sevilme' beklentisine girdiler. Son dönemde Kıbrıs Türkleri ile ilgili o kadar çok benzer söz duydum ki... En çok tekrar edilen cümle: "Bize kara sakal diyorlar." İyi de bu hakaret cümlesi değil ki... 1963'ten 74'e kadar geçen sürede Ada'daki mücahitlere eğitim vermeye giden Türk subaylar, tanınmamak için sakal bırakırlardı. İşte bu tanımlama oradan geliyor. 'Bizi sevmiyorlar' demek kolay, 'Acaba biz nerede hata yaptık?' demek zordur. 1988'de 15 bin lira için pazarlık yapan bir kadının sinirlenip söylediği son cümle hâlâ aklımda: "Sizi bizim kurtardığımızı unutuyorsunuz." Diyet isterken 'Sorun acaba ne zaman başladı?' diye kimse sormadı. 1975 ve 76 yıllarında çok sayıda Kıbrıs Türk'ü kız, Türkiye'den gelenlerle evlendirildi. Türk damatlardan bazıları kısa süre sonra ortadan kayboldu. Daha vahimi Türkiye'de evli olanlar da çıktı. Medyamız iyi bildiğini zannettiği hamaseti bile yapamaz. Her 20 Temmuz'da haber bültenleri, harekatın "Ayşe tatile çıksın" parolasıyla başladığını söyler. Oysa bu parola, 15 Ağustos'ta başlayan ikinci harekatın parolasıdır. Yıllarca başımıza bela olan Rum Kilisesi'ni 1490'larda Papa'nın kapattığını, 1571'de Osmanlı'nın açtığını bilmeyiz. Ya soru eksiz Kıbrıs lehçesinin kökeninin bir Türkmen boyuna ait olduğu iddialarını da... Hepsinden geçtim, şehirlerin adını bile biz istediğimiz gibi söyleriz. Lefkoşa demeyi yıllar sonra öğrendik. Magosa dediğimiz yerin asıl adıysa Magusa. Bedavadan dağıtılan vatandaşlıkları, siyasi parti üyeliğine karşı verilen devlet memurluğu kadrolarını ve daha neleri neleri bilmiyoruz. Bizi sevmiyorlar demek kolaydır. Girne kumarhanelerinde sabahlamak, koca Ada'da deniz kenarı olarak sadece Girne Yat Limanı'nı görmek ve hatta Lefkoşa barlarında dolara endeksli ilişkiler yaşamak da kolaydır. Ne Karpaz'ı, ne Boğaz'ı, ne de Lapta'yı görmeden, Akdeniz'e bakarak balık yemeden, insan bir Ada'da olduğunu anlayamaz bile... O zaman iyisi siz, 'seviliyor muyuz' diye endişe etmeyeceğiniz ülkelere gidin...
|