|
 |
 |
 |
 |
|
 |
 |
 |
 |
 |
SMS: FA yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder |
|  |
|
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
|
 |  |
  |
|

Zarif, dürüst ve âşık
Telefonum çaldığında saat 23.00'ü biraz geçiyordu. Kemal, "Bülent Ecevit'i kaybettik" dedi. Bekliyorduk beklemesine ama bir anda içim çekildi. Sanki aileden birini kaybetmiş gibi hissettim kendimi. Canım hiçbir şey yapmak istemedi. Oturdum, Bülent Bey'i, daha doğrusu Bülent Beyefendi'yi düşündüm. Türk siyasetinin, en "kaliteli" adamlarından biri, en kaliteli lideriydi. İnsanı ezen bir "nezaketi" vardı. Başbakanken bile eğer cep telefonundan arayacaksa, doğrudan kendisi arardı. Herkese "Sayın" diyerek soyadıyla hitap eder, kimseyi altında veya üzerinde görmezdi. Beni en çok etkileyen liderlik özelliği de galiba buydu. "Kişisel olarak" son derece dürüst olduğunu herkes biliyor ama şanssızlığından ya da herkesi kendisi gibi düşünmesinden olsa gerek "Yüce Divan tescilli" yolsuzluklar onun başbakan olduğu kabinelere nasip oldu. Kıbrıs Barış Harekatı dışında "Bunu da Ecevit yaptı" dedirtecek fazla bir işi olmadı. Büyük projelerin, büyük atılımların altına imza atamadı ama zaten hiçbir zaman "güçlü" bir başbakan da olamadı. Ya "malul" hükümetler kurdu ya da koalisyonlara liderlik etti. Kritik süreçlerde başta oldu. Ülkeyi krizlerden korudu ama "Milli Görüş" ü ilk iktidar yapan da yine oydu. Birkaç yıl önce bir sohbetimizde "Bülent Bey, sizin için bir belgesel hazırlıyoruz. Bazı röportajları birlikte planlayalım ve size izletelim ister misiniz" deyince yüzüme bakıp ve ilk kez "Sayın Altaylı" demeden "Ne o Fatih bizi yolcu etmeye mi hazırlanıyorsunuz" diyerek beni üzmüş ve belgeselden vazgeçmek zorunda bırakmıştı. Bülent Ecevit'in siyasette pek görmeye alışık olmadığımız entelektüel birikimini, dürüstlüğünü ve zarafet ölçüsündeki nezaketini bir kenara bırakırsak, eleştirilecek çok şeyi var. Ama ölenin arkasından konuşmak bize yakışmaz. Ve belirttiğim iki özelliği bile Türk siyasetinde "eşsiz" olmasına yeter. Eşine olan "sonsuz ve ölümsüz aşkı" siyasetteki pek çok hatasının nedeni de olabilir. Ancak aşk için her şeyi yapmak aşkın zaten doruğu değil midir!
|
|
 |
|
|
|
|
|
 |
|