|
 |
 |
 |
 |
Ölüm koridoru
|
|
Van'da kuş gribinden ikinci ölüm... Hastanede "kimsenin giremediği" özel serviste 4'ü ağır 23 kişi tedavide... Başhekime göre "Maalesef yarısı ümitsiz".
Van Tıp Fakültesi Hastanesi'nde kuş gribinden ölen küçük Muhammet Ali Koçyiğit'ten sonra, 15 yaşındaki kardeşi Fatma da dün sabah öldü. Durumu ağır olan diğer kardeş Hülya (11) solunum cihazına bağlandı. 5 yaşındaki Yusuf da hızla kötüleşiyor. İkisi dışında 21 kişi daha tedavide.
HER SAAT YENİ VAKA Hastanede bir bölüm kuş gribi servisine dönüştürüldü. Buraya sağlık ekibi hariç kimse giremiyor... Her saat yeni bir vaka geliyor. Savaş Ay, ölüm kokan bu bölüme girdi. Başhekim Şahin'le konuştu: "Bilim adamıyım. Acı gerçeği paylaşmalıyım. Vaka sayısının yarısını kaybedebiliriz."
BATI'YA KAYIYOR Tarım Bakanı Mehdi Eker 5 yerde kuş gribi virüsü görüldüğünü açıkladı. Bu yerler Van Merkez, Erzurum Horasan, Iğdır Merkez ve Aralık ilçeleri ile Şanlıurfa Hilvan... Yozgat'ın da bir köyünde tavukların itlaf edilmesi "Virüs Batı'ya kayıyor" paniği doğurdu.
VAN'DA TEK TAMİFLU Van'da Koçyiğit kardeşler can çekişirken hastane, kapı kapı Tamiflu ilacı aradı. 56 eczane tarandı. Sadece biri "Üç ay önce defterdarlıktan bir kişi almıştı" dedi. Alan görevli bulundu... Evindeki ilaç alındı... Ama, geç kalındı...
HASTANEYE AKIN Ağrı Doğubayazıt'ta panik. "Tavuk yedim" diyerek hastaneye koşanlara yalnız 4 doktor bakıyor.
KURBAN ETİ TEMİZ Kurban Bayramı öncesi uzmanlar halkı rahatlattı: Kuş gribi virüsü inek, koyun ve sığırlara bulaşmıyor...
3'ÜNCÜ EVREDEYİZ Virüs insandan insana geçerse "4'üncü safha" başlıyor... Salgına karşı tüm ülke karantinaya alınıyor...
 Doğu'da ölüm kanat çırpıyor
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Hastanesi’nin çocuk servisindeki uzun koridora kasvet çökmüş. Ölen iki yavrunun kuş olup kanatlandığı yer ölüm koridoru sanki... Kuş gribi şüphesiyle yatanların dışındakiler ise hemen başka servislere gönderilmiş.
Uzun, dar, kasvet çökmüş bir koridor... Normal günlerde oraya gelen miniklerin morali yüksek olsun için, her bir yana dizilmiş kocaman oyuncaklar, bambiler, jumbolar, miki fareler, bez bebekler, balonlar falan falan. Oysa şimdi bir ölüm koridoru olmuş orası. Taşa, duvara, pencereye kapıya çocuk ölümlerinin kan dondurucu soğuğu sinmiş. Gördüklerim ne olacak ki? Telaşlı adımlarla odalardan odalara seğirten doktorlar, hemşireler, hastabakıcılar. Kiminin elinde ilaç kutuları, kiminde iğneler, tüpler, kiminde ne işe yaradığını bizim asla bilemeyeceğimiz camdan, metalden küçük araç gereçler. Nöbetçi hekim oldukça tedirgin. Fısıldayarak diyor ki:
Savaş Bey buraya değil gazeteciler, belli personel harici hastane çalışanları dahi giremez. Lütfen anlayışlı olun, terk edin burayı. Doktor yerden göğe haklı. Kuş gribi şüphesiyle yatanların haricindeki tüm hasta çocukları bile alıp nakletmişler aşağı servislere. Tam bir karantina noktası haline gelmiş bu koridor ve odalar. Ama hiç değilse birkaç görüntü almadan çıkmak da bana imkânsız geliyor. Hiçbir şeye dokunmayacağıma, fazla kalmayacağıma söz verip esnetebiliyorum o kararlılıklarını.
BOMBOŞ VE KÜSKÜN İşte burasıBir haftada 2 minik yavrunun yapılan tüm tıbbi müdahalelere rağmen kurtulamadıkları. Bazılarının da ölüm-yaşam arası kıl köprüde yıkılmamak için direndikleri yer burası işte. Tam karşımda 5-6 saat önce vefat eden Fatma Koçyiğit'in odası var. Yatağı bomboş ve küskün adeta. -Ona günlerdir yardım eli uzatanlardan bir hemşire yanıbaşımda.. Gözlüklü, sevecen yüzlü olanı önümde duruyor.
Sizin de çocuklarınız var mı hemşire hanım? -Var Savaş bey. 2 yavrum var benim
Allah bağışlasın. Bir anne olarak nasıl azap olduğunu en iyi anlayanlardansınız değil mi? - Elbette Savaş bey. Nasıl ciğerimiz yandı anlatamam size. İlk geldiği günden itibaren, işte tam şu gördüğünüz odada, şu yatakta tedaviye aldık iki kardeşi. Muhammet Ali'nin durumu gerçekten çok ağırdı. Ama Fatma'yı kurtarabiliriz umudu çoktu hepimizde. İğnelerini eksiksiz yaptım. Her türlü bakımı ekip olarak özveriyle gerçekleştirdik. Hocalarımız günlerdir evlerine gitmedi inanın. Adı ne yazık ki 'ölüm koridoru'na çıkan bu yerden ayrılıp aşağıya iniyorum az sonra. Gidip baş hekimin odasına sığınıyor, orada bir çay içimi sürede ancak kendime gelebiliyorum.
AÇIK SÖZLÜ BAŞHEKİM Baş hekim açık yürekli, açık sözlü belli ki mert bir adam. Bürokrat griliğine, ödlek kaçamakçılığına sapmadan pat pat söylüyor söyleyeceğini: - Herkes duyarlıydı bu olaya. Sadece Adalet Bakanınız iş güzarlık yapmakla suçladı bizi. Doğubayazıt'taki doktor kardeşlerimizin alnından öpmemiz lazım. Atlayabilirlerdi. Ürkebilirlerdi. Savsaklayabilirlerdi. Anında ciddiyeti kavramışlar, tez elden teşhisi koyup nakillerini sağladılar buraya. Ben bilim adamıyım. Acı da olsa gerçeği paylaşmalıyım. Vaka sayısının yarısını kaybedebiliriz ne yazık ki. Elimizden geleni yapıyoruz ama realite bu Savaş Bey.
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|