|
 |
 |
 |
|
|
Telekom ihalesine dair
Üç gün önce konu edindiğim Türk Telekom özelleştirmesi ile ilgili iddialara karşı sorumluların açıklamaları gecikmedi. İddia sahipleri de ısrarlarını sürdürdüler. Şu an ilk soru ' hangi tarafın açıklamaları tatmin edici?' şeklinde olsa gerektir. Oysa ' tatmin olmak' açıklamaları nasıl algıladığınızla ilgilidir. Nihai kanaati sona bırakarak andığım yazıdan bir cümleyi hatırlatmalıyım: - Kurcalamalarımın sonunda korkunç bir pislikle karşı karşıya bulunduğumuz duygusuna kapılmakla beraber umutla Ulaştırma Bakanı Yıldırım'ın ikna edici yalanlamasını bekliyorum. Amacımın ' yolsuzluk avı' olmadığını vurgulamak için bu hatırlatmayı yaptım. Şimdi önce Bakan Yıldırım'ın açıklamasına bakalım: Teknik ayrıntılara doğal olarak tam hakim bulunmadığını kaydeden Yıldırım kesin bir dille ' CDMA lisans tahsisi söz konusu değildir' dedi. Ayrıca ' böyle bir hainliği yapabilir miyiz, mümkün mü böyle bir şey' diyerek kesin yalanlamada bulundu. Esasen ' yolsuzluk bulma' şehvetiyle değil, ' temizlik görme' umuduyla ilgilendiğimi belirtip teşekkür ettim. Telekom Genel Müdürü Mehmet C. Ekinalan ve Telekomünikasyon Kurul Üyesi Ahmet Hamdi Atalay ile ihaleyi kazanan Oger Telekom'dan da yazılı ve sözlü açıklamalar geldi. Böylece, uzmanlık şöyle dursunmeraklısı dahi olmadığım bir alanla ilgili yoğun teknik bilgi bombardımanına tutuldum. Bu açıklamaların özündeki ' iddiaları çürütücü savunma' kısaca şöyledir: Bırakın kamuya zarar vermeyi, tam aksine, Türk Telekom'u alan firmanın sırtına ' evrensel hizmet' ilkesi gereğince yük yüklenmiştir. Bilindiği gibi nüfusun yoğun olmadığı alanlara hizmet götürmek ticari açıdan külfettir. Kablo ile bu hizmeti götürseniz, sayılı aboneden gelecek ödemelerle yatırımınızı geri alamazsınız. Buralara yatırım götürmek ' evrensel hizmet' gereğidir. Ayrıca mesela Güneydoğu'da kablolu iletişimin anlamı yoktur; çünkü bakır teller sürekli çalınır. (Aşk ile ' Kürt Sorunu' muhabbeti yapan ve bölgesel geri kalmışlık bahanelerini sömüren aydınlara işittirilir.) Oralarda ' mobil' türü sistemler için frekans tahsisi en doğru yoldur. Özelleştirme ihalesinde Oger Telekom'a verilen imkan budur, dolayısı ile ' evrensel hizmet' bağlamında kamu yararınadır. Sahiden böyle mi? İki sebeple ' ikna olmaya yatkın' durumdayım. 1) Genel ilke olarak yolsuzluk değil temizlik için niyaz eden biriyim. 2) Yolsuzluk iddialarına muhatap tarafların üst düzey yetkilileri arasında şahsi dostlarım, sıkı okur-yazar ilişkisi yaşadıklarım, ihaleyi kazanan firmayla mesleki ilişkisi bulunan önemli ahbaplarım vardır. Bu yüzden açıklamalarla tamamen tatmin olduğumu söyleyebilsem yeterli midir? Kaldı ki ' yüzde yüz eminim, iş tertemizdir' diyemiyorum. Hadi diyelim ki bu da iki şahsi eksikliğimden kaynaklanan bir ' kavrayamama' sorunu olsun! 1) Derinlemesine teknik bir konuyu hazmedebilecek donanıma sahip bulunmamam! 2) Serbest piyasa dininin özelleştirme mezhebine mensup olmamam! Bu iki sebepten mi ' tatmin oldum' diyemiyorum? İkna edilmeye daha yatkın iken kalbbir huzur içinde ' evet iş tertemizdir' diyemeyişimin de sadece iki gerekçesini kaydetsem sanırım meram anlaşılır. 1) Türk Telekom'dan konuya hakim bir üst düzey yetkili bizzat bana 'Telekomünikasyon Kurulu'nun ihaleye çeyrek kala söz konusu imkanı vermesindeki zamanlama mantığını anlamış değilim' demiştir. 2) Övgü beklerken yerilmelerini anlayamadığını söyleyen bir başka üst düzey yetkili dost da ' bunu ne ile açıklıyorsunuz?' şeklindeki sorumu şöyle cevaplamıştır: MHP'li eski bakan Oktay Vural'a buradan bazı elemanlar servis yapıyor. O da eksik ve çarpık bilgilerle yanıltıldığı için bu suçlamalara temel oluşturan eleştirilerde bulundu. Biz teknik ayrıntıları gerekçeleri ile ortaya koyunca Vural da ikna oldu ve artık iddialarını sürdürmüyor. Tabii Sayın Vural'la da konuştum. İktidar partisi ile ortak zeminde oy arama bakımından iddialı bir partinin ' muhalefet önyargısı' ile hareket edebileceğini gözden uzak tutmadan sorular sordum. Vural ' asla iddialarımdan vazgeçmiş değilim' diyerek, yetkililerin teknik savunmalarının geçersizliğini öne sürdü. Keşke ' bunlar parti taassubuyla konuyu istismar ediyorlar' diyebilseydim ve işin tertemiz yürüdüğüne ikna olabilseydim. Sanırım böyle bir mesele ancak, dürüst ve vasıflı bilirkişilerin katkısı ile adil bir yargı sürecinden sonra herkesin vicdanını tatmin edecek şekilde açıklık kazanır. Yine bütün kalbimle niyaz etmek isterim ki iddialar tamamen asılsız çıksın!
|
|
 |
|
|
|
|
|
 |
|