Mucize!
Tarihi, belki insanlık tarihi kadar eskiydi. Ancak; asıl, yirminci yüzyılın son çeyreğine damgasını vurdu: Terör. Belki " kör şiddet " olarak anılsa daha anlamlı olurdu. Aslında yabancı dilden gelen bir sözcük ve o dildeki anlamı " fiil "i çok daha iyi anlatıyor: Dehşet. Korkunç şey. Korku veren eylem. Yani, sonuçları daha acı verici olsa da, her silahlı olay " terör " kapsamına girmiyor. Terör kapsamı içine giren eylemde, amaçla ilgisi olmayan " sıradan " ve " masum " insanlar hedef alınıyor. Ama, bundan daha önemlisi eylemin amacı: Korku yaratmak! İnsanları sürekli olarak bir korku ikliminin içinde yaşamaya mahkum etmek. Terörün asıl amacı bu. Paradoksal olarak terörün " kaçınılmaz yenilgisi "nin de nedeni bu: İnsanları sürekli olarak korkutmanın; korku ikliminin ve ölüm korkusunun içinde yaşamaya mahkum etmenin imkansızlığı. Çünkü.
" Çünkü "süne geçmeden, terör sonrasının hatırlanan fotoğraflarına bakmalı. Sözgelimi. Kaçırılan ve düşürülen bir uçaktan sonra yaşananlar elbette büyük bir trajedidir. Ölenlerin acıları günlerce, haftalarca dağlar yürekleri. Duyan herkesi, bütün bir ulusu, insanlığı, ama özellikle en yakınlarını. Elbette ateşin düştüğü yeri. Terörün acısı, ateşin düştüğünü yerin yangınıdır öncelikle. Eylemin kendisi de duyulduğu anda, her yanda dehşet uyandırıcıdır şüphesiz. Lakin, hiçbir zaman ve hiçbir surette " terörist "in asıl amacına ulaşmasını sağlayamaz. Sağlamaz. Yani. Sürekli korkutamaz. O olayın ertesi günü, havaalanları yine tıklım tıklımdır. İnsanlar gidecekleri yerlere bir an önce ulaşabilmek için uçak şirketlerinin "yedek " kuyruklarında bile saatlerce beklemeyi göze alırlar. İkiz Kuleler yerle bir olur; New York'lular birkaç gün sonra gökdelenlerin zirvesine çıkmak için asansörlerin üst düğmelerine basarlar. Yeni gökdelenler yapılırken, insanlar yine benzer ikiz kulelerde çalışmayı sürdürürler.. Trenler, metrolar; istasyonlarda yolcularını almaya devam ederler o ülkenin ya da başka ülkelerin demiryollarında. Daha önce bombalanmış özel mekanların; otellerin, ibadethanelerin, eğlence mekanlarının gelen gideninde eksilme olmaz bir süre sonra. Turizm beldelerine rezervasyonlar yapılır yine.
Gelelim " çünkü "süne. Terörün, insanları ölümle korkutamayarak, asıl amacında yenilgiye uğramasının sebebi; insanların hep birlikte, topyekun " kahramanca " davranmasından değildir. Tıpkı ölüm korkusunun kendisi gibi, terör korkusu da " hayatın en büyük mucizesi "ne yenilir aslında: Unutmak. Evet. " Unutmak "tır o mucizenin adı. (Teröre sebep olan unutulmaz asla, cezası vicdanlarda ebedidir ama. Yüreklere salmak istediği korku, ölümlüdür.) Sonunda mutlak ölüm olan bir hayatın kilometrelerini arşınlarken, sanki hiç ölüm yokmuş gibi yaşıyor olmamızın sebebi; ölüme kahramanca direnişimizden değil, gündelik yaşamın anaforlarında " ölüm "ü büsbütün unutuyor olmamızdandır. Ve bu insanın başardığı ve insana bahşedilmiş en büyük mucizedir: Ölüm yokmuş gibi yaşamak. Ölümü unutarak. Kimileri inanç ve tevekkülle; kimileri yalnızca unutmakla, ama ille de unutmakla aşarlar " hayat ve ölüm ikilemi "nin bu trajik denklemini. Unutmaya kodlanmışken; zordur betonu parçalayan bombaların, " o şifre "nin kodlarını parçalaması. Sonunda " hayat " kazanır!
|