 |  |
Özgürlük-güvenlik kritik dengesi...
BÖLÜCÜ terörün hortlaması, İngiltere Başbakanı Blair'in ünlü cümlesiyle ifade edersek, "Oyunun kurallarını değiştirdi." AB reformları çerçevesinde bir hayli törpülenen Terörle Mücadele Yasası yeni konjonktüre uyarlanıyor... Bu amaçla kurulan komisyon tasarının ana hatlarını belirledi..
ABD'nin kurucularından, üçüncü başkan Thomas Jefferson, "Güvenlik için özgürlüğünden ödün veren, sonunda ikisini de yitirir" der. Ancak 11 Eylül'le başlayan "terör çağı" ABD'den İngiltere'ye, İtalya'dan Avustralya'ya sayısız ülkenin yönetimlerini bu özdeyişi tersten okumaya yöneltti ya da zorladı: "Özgürlük için güvenliğinden ödün veren, sonunda ikisini de yitirir." Şimdi Türkiye de bu yorumu savunan geniş cepheye katılmaya hazırlanıyor. Zorunlu, hatta kaçınılmaz olarak. Türkiye'nin önemli ceza hukukçularından Prof. Feridun Yenisey başkanlığındaki komisyon yeni Terörle Mücadele Yasası taslağının anahatlarını belirledi. Edindiğimiz izlenime göre, taslak Genelkurmay'ın kaygı ve beklentilerine büyük ölçüde yanıt verecek, ancak AB sürecinde yasalardan çıkarılmış hükümlerin bir bölümünü geri getirirken dozu korumaya da elden geldiğince özen gösterecek. Taslakta öngörülen ve "Önleyici önlemler" diye nitelenen "yenilikler"in en önemlileri şöyle özetlenebilir: * Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin "Düşünce ve ifade özgürlüğü" kapsamında değerlendirdiği terör örgütü amblem ve işaretlerini ya da afiş, pankart ve posterlerini taşımak "Terör örgütünün propagandasını" yapmak olarak yorumlanacak ve 5 yıla kadar hapisle cezalandırılacak. * Daha önce hiç suç işlememiş bile olsa, ilerde suç işleyebileceğinden kuşkulanılan bir kişinin bir bölgeye giriş-çıkışı belli süreyi aşmamak koşuluyla yasaklanabilecek, seyahat özgürlüğü kısıtlanabilecek. * Gözaltına alınan şüphelinin yakınlarına haber verilmesi geciktirilebilecek, telefonları dinlenip kayıtları gizli tutulabilecek.
İngiliz sicimiyle asılmak Komisyonun bu düzenlemelerde İngiltere'nin terörle mücadele yasasından esinlendiği belirtiliyor. Bize göre, Blair hükümetinin hazırlamakta olduğu paketin de izleri ya da etkileri var. Ama onunki kadar ağır tutulmamış. Bakın İngilizler'in paketinde neler yer alıyor: * Duruşmalarında jürinin yer almayacağı gizli terör mahkemeleri oluşturulması. (Medyadan uzak yargılamak için.) Bu mahkemenin yargıcının bir sanıkla ilgili gözaltı süresini dilediği gibi belirleyebilmesi. Sürenin 3 aya kadar uzatılabilmesi. Hatta gerektiğinde bu sürenin çok ötesinde tutulabilmesi. * Elektronik cihazlarla gizli telefon dinlemesine imkan verilmesi. İstihbarat servislerinin bu şekilde elde edecekleri bilgilerin gizli mahkemece delil kabul edilmesi. * Hatta mevzuatta yer almasına rağmen 60 yıldır uygulanmayan ve müebbet hapis öngören "Vatana ihanet" suçunun canlandırılması tartışılıyor. * Dahası, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne dayanan insan hakları yasasının bile değiştirilmesi düşünülüyor. Çünkü, Adalet Bakanı Lord Falconer'in sık sık tekrarladığı gibi, "Her yasanın temel ilkesi şudur: Gerçekler değişince yasalar da değişir..." Blair hükümetinin İngiltere'yi polis devletine dönüştürmek istediğini düşünenlere, terörle mücadele yasalarını sertleştireceklerini açıklayan Avustralya Başbakanı John Howard'a kulak vermelerini tavsiye ederiz: " Sahip olduğumuz özgürlüklerin en önemlisi hayatta kalmak, ölümden ve terörden korunmak özgürlüğüdür. Özgürlüklerden söz edenler, teröre karşı alınan kararların özgürlükleri kısıtlamadığını, tam tersine özgürlükleri koruduğunu unutuyorlar." Şükredelim; idam cezasının geri getirilmesi tartışmaları -henüz- yapılmıyor. Sonuç olarak; Türkiye de, dünya da sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Özgürlükgüvenlik dengesini tutturmak o kadar zorlaştı ki...
|