Başta Amerika, dünyanın pek çok ülkesinde kadınlar Trump'ın Başkanlığının ilk gününde büyük protesto gösterileri yaptılar. Hâlâ yer yer devam ediyorlar..
"No No Trump" başlıklı protestolarda, Trump'a neden karşı olduklarını belirleyen başlıca ithamlarını yazalım..
"Cinsiyetçilik, ırkçılık, aşağılama, cinsel taciz ve İslam fobisi.." Bunlar Trump'ın yaşamına, seçim kampanyasına ve Başkan seçildikten sonra yaptığı konuşmaya yönelik eleştirilerdi.
En sondaki sözcüğe dikkat!.
İslam fobisi!.
Trump kampanya sırasında "İslam" sözcüğünü çok kullanmış, ilk başkanlık konuşmasında ise eleştiri ve yapacaklarının hedefini "Radikal İslam" diye sınırlamıştı..
Şimdi buraya dikkat!.
Trump'a yönelik en büyük kişisel soru işareti, dengesizliği ve aklına geleni söylemesi ve yapması.
Bu yüzden daha ilk günden Trump'a alkış tutmaya başlayan meslektaşlarıma sadece "Dengeli iyimser" olmalarını tavsiye edeceğim.
Yarın aceleci sözleri ile bağlanmış olmasınlar..
Bir şeye daha dikkat..
Trump, Başkanlık yemini eder etmez, İsrail Kudüs'teki Filistin bölgelerinde inşa ettiği yeni yerleşim yerlerini açmaya başladı.
Ne ilgisi var?.
Şu ilgisi var.. Trump kampanyası boyunca, İsrail'deki Amerikan elçiliğini Kudüs'e taşıyacağını söylemişti.
Hamas bu düşünceye şiddetle karşı çıkarken, başkenti Tel Aviv'den Kudüs'e taşımayı hep düşünen İsrail, Trump'la beraber Kudüs'ün Arap bölgesinde ilk adımı attı.
Gerçi hep bildiğimiz bir şeydir..
Amerika'da Başkan seçilene kadar söylenenlerle, seçildikten sonra yapılanlar, özellikle dış politikada pek uyuşmaz. Devlet dosyaları önlerine konduktan sonra, gelenler, çok eleştirdikleri eskilerinin politikasını sürdürürler.
Trump da, "Kudüs'e taşıyacağım" sözünü Başkan olunca hafiften geri aldı.
Yani, yarın daha hangi konularda değişeceği belli olmaz..
Kadınlar, protestoların en büyüklerini Los Angeles ve Washington'da yaptılar.
BBC'de izlerken bir kadının taşıdığı dövizi görünce gülümsedim.
"Çok diren, az itaat et" yazıyordu..
Başbakanımız Binali Yıldırım'ın "İtaat et, rahat et" tezinin aksine..
Yıldırım bu cümlesini şahitlik ettiği bir nikâhta cüzdanı geline verirken söylemişti, ben ilk defa orda duymuştum.
Sonra çeşitli alanlarda tekrarladı.
Siyaset dahil..
Los Angeles'ta o dövizi taşıyan bir Türk kadını mıydı acaba?.
Oysa Türk kadınları, Trump protestolarına katılmadılar. Bizde böyle bir gösteri olmadı. O sırada "Çok önemli" bir başka dava ile meşguldüler.
Geçen sene Antalyaspor'un Fenerbahçe'yi 4-2 yendiği maçın bitiminde statta John Carpenter'in ünlü şarkısı "The End" çalınmış. Kadın Dernekleri de bu yüzden, "Halkın bir kısmının (Burada kadınların) sosyal sınıf, din, mezhep, cinsiyet, bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılanması" suçunun işlendiği gerekçesi ile duyuruda bulunmuşlar.
Şimdi John Carpenter'in bu kırk yıllık şarkısında ne var diyeceksiniz?.
Şu varmış efendim..
Gene 40 yıl evvel Yeşilçam'ın Nuri Alço filmleri vardı ya.. Alço evine davet ettiği kadınları robdöşambr ile karşılar, içeceklerine ilaç atar, sonra da tecavüz ederdi. İşte o sahnede bu şarkı çalarmış. Yani şarkı "Tecavüz Marşı" imiş. Maçın sonunda bu şarkıyı çalan iki görevli "Kadınları aşağılama" suçu işlemişler..
İşin ilginç yanı, Savcılık bu iddiayı kabul edip dava açılmasını istemiş.
Dahası mahkeme de iddianameyi kabul etmiş.
Şimdi 4 Nisan'da ilk duruşma yapılacak..
Yani biz Trump'ı Mrump'ı bırakıp, kendi işimize baksak daha iyi olacak!.