Adam geçen hafta cumartesi gecesi televizyon ekranlarına çıktı, Saraçoğlu'na gelecek futbol hakemlerini, alenen resmen tribünlerden ineceklere linç ettireceğini söyledi..
"Sahanın ortasına bir sandalye atar, size maç yönettirmem" dedi..
Bunlar palavra tehdit değil..
O tribünlerden inenlerin, sadece stadı değil, Bağdat Caddesi'ni ne hale getirdiklerini herkes biliyor. "Bu hakem bir daha Saraçoğlu'na gelemez" dediği hakemi, federasyon ve onun merkez hakem kurulu yıllardır bu stada veremiyor.
Yani.. Boş tehditler değil bunlar..
Peki ne oluyor..
Federasyon Ceza Kurulu 6 ay ceza daha veriyor.. Adam onu biliyor ve önceden bağırıyor..
"Senin cezan benim umurumda değil.." Argo bir laf var hani.. Onu kast ediyor.
Olmadığı yıllardır belli zaten.. Son on yılda aldığı cezaların toplamı 1583 gün. Yani 4 seneden fazla..
Şimdi altı ay daha.. Aldıracak mı?.
Federasyonun yetkisiz ve etkisiz başkanı Yıldırım Demirören, televizyon canlı yayınında büyük gazetelerin spor müdürleri ile "Dandik" bir oturum yaptı.
Dandik!. Çünkü bir teki Demirören'i sıkıştıracak bir soru soramadı. Üzerine gidemedi.
Ülke futbolu bu haldeyken, manşeti geç, üç sütun olacak haber çıkmadı. Katılanlar müdür olunca, manşetlerden verildi, hepsi o..
"Hadi Meclis'te yıllardır bekleyen Kulüpler Yasası sizi aşar, ama 'Hak mahrumiyeti cezaları'nızı ciddiye aldıracak bir değişiklik elinizde.
Bunu bir günde kararlaştırır, ertesi gün yürürlüğe koyarsınız" denmedi..
"Toplam belli bir süre ceza alan bir daha yönetici seçilemez kuralı niye gelmiyor ki, cezalar etkili olsun" diyen tek müdür çıkmadı. Niye?.
İzin mi vermediler, yürekleri mi yetmedi, ya da ellerine yazılı verilen soruları paylaştılar mı?.
Aziz konuştu, hala gündem..
Tonla müdür ve bir başkan..
Çıkan ne?.
Fosssss!.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da, alenen şiddet ve terör teşviki olan konuşma hem 6222 sayılı Sporda Şiddet Yasası'nı hiçe saydığı, hem de terör daveti ile Türk Ceza Kanunu'nu ihlal ettiği halde, soruşturma açmadı.
"Ben şimdi Adliye'nin önüne bir sandalye atar, size hâkimlik yaptırmam" desem ne yaparlardı acaba ki, ayni şey bir başka devlet yargıcı, bir idari hâkim, hakemlere karşı söylenince suç olmadı?.
Sonuç!.
Yarın gece Fenerbahçe, 7 puan önündeki Başakşehir ile Saraçoğlu'nda karşılaşacak. Fener kaybederse, şampiyonluk umutları nerdeyse sıfırlanacak.
Şimdi böyle bir maça hakem olarak atandığınızı düşünün.
Geçen haftaki Aziz tehditleri ve hafta boyu bu tehditlere sessiz kalan bir sistem..
Etkisiz ve yetkisiz Federasyon Başkanı üstelik "Aziz Yıldırım duayendir, fikirlerini dikkate almak gerekir" demiş. Ağır ithamları için de "Belgesi varsa savcılığa baş vursun" diye geçiştirmiş.. Onca müdürden biri de "Ağır itham altındasınız, siz niye savcılığa gitmediniz" diyememiş.
Yani, ne federasyon, ne hakem komitesi, ne ülkenin hukuk düzeni, ne de medya arkanızda.
Tahrik edilmiş bir seyirciye karşı statta tek başınasınız.
Meslek hayatınız da tehlikede, Allah göstermesin kendi canınız da..
Hadi düdük çalın bakalım..
Bülent Yıldırım'ın atandığı pozisyon budur işte..
Bu ülkenin hesapsız, beklentisiz, yüreğinin sesini dinleyerek yazanlardan olduğu için saygı duyduğum her yazısını okuduğum Altan Tanman, Yeni Gün'de perşembe günü şunları yazdı..
"Sayın Aziz Yıldırım hemen karşılaşmanın ardından önce federasyona sonra da hakemlere veryansın etti. Esas mesele üzüm yemek değil bağcı dövmekti.
Çünkü Fenerbahçe bu hafta Başakşehir ile hayati bir karşılaşma oynayacak. Sarı- Lacivertliler bu karşılaşmayı kaybederlerse şampiyonluk yarışından oldukça uzaklaşacaklar.
Aziz bey bu karşılaşma öncesi yaptığı çıkışla tüm hakem camiasına göz dağı verdi. Üstelik olayı Sayın Cumhurbaşkanı'na ileteceğini söyleyerek hakemleri iyice korkuttu.
İddia ediyorum bu karşılaşmadan Başakşehir galibiyetle ayrılamayacak. Onlar için en iyi netice beraberlik olacaktır. Ve karşılaşmayı yönetecek hakem de maçın önüne geçecek." Ben de aynen öyle düşünüyorum!.
Allah Bülent Yıldırım'ın ve Başakşehir'in yardımcısı olsun!.