Pazartesi gecesi görsel, salı sabahı yazılı medyamız nerdeyse yasa girdi.. Trabzon'da sahaya atlayan ve hakeme saldıran O.M. tutuksuz yargılanacakmış da ondan.. Oysa içeri atılmalıydı.. Hatta hücreye konmalı, katıksız hapis yatmalıydı.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkan vekili açıkladı o gün.. "Bu ülkede yargıya inanç, yüzde 70'ten, yüzde 30'a inmiştir" diye..
Yargıya inanılmayan ülke nedir, bir düşünün!.
Peki yargıyı "İnanılmaz" hale getiren kim?.
Kimse başkasını göstermesin. Hepimiz aynaya bakmalıyız. Çünkü suçlu o zaman tam da karşımızda olur..
Bu ülkede "Senin tutuklun rezil, benim tutuklum iyidir" mantığı var.. Kimsenin, hakkı, hukuku, yasaları, adalet önünde eşitliği düşündüğü yok..
"Can Dündar tutuksuz yargılanmalı" diyenlerin (Ki ben de aralarındaydım, biliyorsunuz.) "O.M. niye tutuksuz yargılanıyor" diye kıyamet koparmalarını başka nasıl yorumlarsınız?.
Oysa bu ülke yasaları, tutuklu yargılama şartlarını saymış. "Bunlar yoksa tutuksuz" demiş..
Dahası "Tutukluluk ceza değildir" demiş.. Ama hangimizin umurunda.. Olayı duyar duymaz, biz kesiyoruz cezayı.. Sonra da müthiş popülist bir baskı, yargının üzerine, kafamıza göre.. Adalete, hukuka göre değil...
Rüzgar Çetin niye tutuklu yargılanıyor?.
Sinan Çetin'in oğlu diye.. Ayni durumda yüzlerce sanık, tutuksuz yargılandı bu ülkede.. Tutuksuz yargılanmaya da devam ediyor.. Medya bu isimsizlerin bir tekini haber yapıyor, "Bu ne" diyor mu?. Ama Sinan Çetin'in oğlu olunca, durum değişiyor.. Adalet'in gözü nasıl bağlı, o zaman?.
Dün yazdım ve anlattım ki, O.M. adlı 17 yaşındaki delikanlı (Hukuken çocuk) olayda en az suçlu olandır..
Başta biz medya, sonra, kulüp başkan ve yönetimleri, Frankenştayn canavarlarını yetiştirmek için her şeyi yapıyoruz.
Federasyon ve Hakem Komitesi, tarafsızlığını yitirmiş, Üç Büyükler'e esir olmuş.. Hakemler eyyamcı.. İnanan kalmamış.
6222 numaralı yasa, sırf futbolda şiddeti önleme için çıkarılmış, ama bu yasaya aykırı ağır tahrikleri yapan kulüp başkanlarından bir teki hakkında soruşturma açılmamış.. Bu yasa her maçta yüzlerce defa ihlal edilirken, bir tek kişi ibreti alem için hapse mahkum olmamış. Savcılar görev yapmayınca, yasa "Yok" hükmüne girmiş..
Trabzon valisi, o gün o maçta olay çıkacağını bile bile önlem alamamış.Ya da almamış..
Sonra bunca suçlunun içinde en az suçlu olanı asacağız öyle mi?.
"Tutuksuz Yargılama" kararı veren Yargıcı yürekten kutluyorum. Trabzon'da Hakimlerin olduğunu gösterdi..
Ama medyada nedense minnacık yer bulan "19 Mayıs Stadı Şeref Tribünü Baskını", Ankara'da Vali olmadığını kanıtladı..
Ankara!.. Cumhuriyet'in başkenti.. 19 Mayıs Stadı!. Bu ülkenin ilk çağdaş, en eski, en saygın stadyumu.. Burada Şeref Tribünü'nü basıyor holiganlar..
Bir kulübün maçı izleyen tüm yöneticilerini hastanelik edene kadar dövüyorlar..
Birinci sayfaların tepesine sürmanşet haberi bu, dünyanın her yerinde.. Bizde tıs yok.. Trabzon'daki çocuk "Vur Abalı'ya" linç edilirken..
Çünkü bu defa dayak yiyenler Amedspor Yöneticileri.. Çünkü Amedspor Diyarbakır takımı.. Çünkü Amedsporlular Kürt..
Bu mudur?. Böyle bir ayıp olur mu?. Olabilir mi?.
Sporcularını bile döver, linç edersek bu ülkede "Kürt kardeşliğine, çözüme, barışa inanan" Kürt kalır mı?.
Çin ile Amerika'nın düşmanlığını bir pinpon topu, yani spor sona erdirir, dünyanın en büyük sorununu çözerken, bizim sporu kullanma şeklimize bakın ve "Umutlu" olun da görelim!.
NTV'de, Gelişim Spor'un o canavar genç ekibinde yetişmiş, Lütfi Özel kardeşimi dinliyorum, pazartesi gecesi.. "Bu olay aylardır hazırlanıyordu.
Tertipti. Ben beş aydır biliyordum" dedi.. Lütfi'nin beş aydır bildiğini Ankara Emniyeti bilmeyecek öyle mi?. O zaman orada ya "İstihbarat" yok, ya da daha kötüsü var!.
Olay pazar günü oldu. Bugün, salı.. Ankara Valisi'nden tek açıklama yok..
Ankara'da vali yok da ondan olmasın sakın!.
Ben yazılı açıklamayı, bu köşede yayınlamak üzere bekliyorum, Bay Vali!.