Siz son günlerde "barış gelecek" diye korkanlara değil, sokağa ve gücünü sokaktan alan siyasete bakın. İki yıldır her şeye rağmen, o siyasiler çözüm iradesini sürdürdü ve gençlerin ölmesini durdurarak "barışın ne kadar değerli" olduğunu gösterdi. Türkiye toplumu bunun farkında ve bugün her zamankinden daha güçlü biçimde barış sürecine sahip çıkıyor.
Geçen yıl 6-7 Ekim vandalizminden hemen sonra sivil toplumun devreye girmesi için bir grup barışsever bir araya gelip "Barış'a Bak Platformu"nu oluşturduk. O platform, bugünlerde çok anlamlı bir etkinliğe imza atıyor: Barış Treni... İstanbul'dan hareket eden Barış Treni, dün Ankara'ya ulaştı. Son durak 21 Mart Newroz Bayramı'nda Diyarbakır.
Bu çabaya özellikle siyasetin ilgi göstermesi için daha yolun başında Meclis'e gidip AK Parti, CHP, MHP ve HDP grup başkanlarıyla konuşmuş ve destek sözü almıştık. Ama ne yazık ki, İstanbul'dan yola çıkan Barış Treni'ne gittiği her yerde toplum büyük ilgi gösterirken CHP ve MHP destek vermiyor. Bu arada Barış Treni'ni Eskişehir'de karşılayanların arasında yer alan CHP'li bir belediye başkan yardımcısının da hakkını teslim edelim.
Davet edilmelerine rağmen ne yazık ki diğer illerde kimse katılmadı. Daha ilginci, Meclis'te ilk görüşmeyi kabul edip "Tabii ki barışa destek veririz" diyen CHP ve MHP grup başkanvekillerinin tavrıydı. Bu kez Meclis'te randevu bile vermediler. Özellikle CHP'lilerin barışa bu ilgisizliği dikkat çekici.
Bir yanda sorunun çözülmesini istediğini söyleyen bir CHP, öte yanda sivillerin barış girişimine bile destek vermekten kaçınan bir CHP var. Hangisine inanalım. CHP'nin asıl sorunu da bu. İnandırıcı değil, bu yüzden sorunla ilgili Meclis'e sunduğu teklifler ciddiye alınmıyor.