Son bir ay içinde 30'dan fazla okurumuz kendileriyle alakalı eski tarihli haberlerin kaldırılması ya da değiştirilmesi için Okur Temsilcisi'ne müracaat ettiler.
Kimileri şikâyetçi oldukları haberin yanlış ya da eksik bilgiler içerdiğini iddia ediyorlar. "Haber yanlış, mağdur oluyoruz" diyorlar. "Bizi kötü göstermişsiniz ama işin aslı öyle değil" diyorlar. "Ben o davadan beraat ettim, suçsuz olduğum anlaşıldı; ama sizin haberleriniz yüzünden herkes beni öyle sanıyor, insan içine çıkamıyorum" diyorlar.
Kimileri ilgili haberin güncelliğini yitirdiğini, arşivlerde durmasının da bir anlamının olmadığını söylüyorlar.
"Geçmişte ne olduysa oldu; şimdi yeni bir hayat kurmaya çalışıyorum ama her yerde bu haberler karşıma çıkıyor; yapamıyorum" diyenler de var "Bilmem kaç yıl önce yaşanmış bir olay. Zaten cezamı çektim, çıktım.
Daha ne istiyorsunuz" diyenler de.
Geçmişte yapılmış bazı haberler yüzünden evlenemediklerini, iş bulamadıklarını, hatta ev bile kiralayamadıklarını yazan okurlarımızın sayısı hiç az değil.
Bazı okurlarımız ise üçüncü şahısların zarar gördüğü gerekçesiyle çalıyor kapımızı. "Çoluğunun çocuğunun ne suçu var. Şimdi anlamıyorlar ama bir iki yıl sonra bu haberleri okuyacaklar, hayatları kararacak" şeklinde gerekçelendiriyorlar taleplerini.
Okurlarımıza mecburen mahkeme yolunu öneriyorum ama vicdanım gazetelerin de bu konuda standartlar belirleyip inisiyatif almasının gerekli olduğunu söylüyor.
İlle de arşiv bütünlüğü korunmak isteniyorsa, bunun yolu haberleri zamanda dondurmaktan değil yaşatmaktan ve gerektiğinde öldürmekten geçer.
Dijital hafızanın sonsuzluğu gerçeğiyle yaşamak zorunda olduğumuzu düşünmüyorum.
Kanaatimce mesele özel hayatın gizliliğini ya da kişilik haklarını ihlal eden haberlerden ibaret değil. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 2015'te verdiği kararda işaret edildiği gibi bireylerin 'unutulma hakkı' olmalı.
Talep geldiği takdirde güncel olmayan, alakasız haberler kaldırılmalı.
Bu konuyu da ilerleyen yazılarımızdan birinde tartışalım.
***
Hanut sezonuna hazır mıyız?
Hanut tartışmalarını nasıl büyük bir keyifle izliyorum anlatamam.
İşler dayanılmaz hale geldikçe 'artık yeter', 'bu çılgınlığa bir son vermek lazım' diye feveran eden biriyim. Bu yüzden yazılanları okudukça inanılmaz mutlu oluyorum.
İthamları, ifşaları, savunmaları son derece yararlı buluyorum.
Neticede saklayacak bir şeyimiz yok; değil mi?
Malum, bahar ayları geldi, yaz ayları yaklaşıyor. Hanut sezonu açılmak üzere. Aldığım duyumlara göre tatil hanutçularının gönül yayları gevşemeye başladı bile.
Dilerim bu tartışmalar en azından yangından, ya da vücuda dik gelen zararlı güneş ışınlarından, birkaç parça değerli eşyayı kurtarmamızı sağlar.