Hafta sonu Antalya'daydım. 15 Temmuz Derneği tarafından düzenlenen Şehit Aileleri Buluşması'na katıldım. İki gün süren tanışmalar, toplantılar, geziler, etkinlikler sırasında şu sorunun yanıtını aradım: Acaba şehit ve gazi aileleri medyada çıkan haberlerden nasıl etkileniyorlar?
Dernek yetkilileriyle, etkinliğe destek vermek üzere orada bulunan uzman psikologlarla ve en önemlisi ailelere yaptığım görüşmelerden çıkardıklarımı kısaca şöyle özetleyebilirim:
Halen kendileri hakkında doğru düzgün haber yapılmamış, isimleri ve resimleri yayımlanmamış şehitler var. Bu şehitlerin aileleri kaybettikleri yakınlarının birer sayıya dönüşmesinden rahatsız... Elbette, haberlerde "249 şehidimiz var" gibi ifadelerin geçmesi değil kastettikleri.
Doğru düzgün araştırma yapılmamasından, bazı isimlerden hiç söz edilmemesinden, bazı şehadet hikâyelerinin hiç anlatılmamasından ya da yanlış anlatılmasından üzüntü duyuyorlar.
15 Temmuz'un sembolleşen şehitleri oldu. Bunlar olayların seyrini değiştiren hareketleriyle ön plana çıktı. Böyle olması da gayet tabiiydi. Fakat unutmamak gerekir ki o gece darbecilerin silahlarına karşı göğsünü siper eden bütün şehitlerimiz ve gazilerimiz aynı şekilde kahramandılar.
Onların haberleri de bu destanın bir parçasıdır. Haber yaparken ayrım yapmamak, şehitlerimizin hiçbirini unutmamak, beş yaşındaki bir çocuğa:
"Anne, ben neden haberlerde babamı görmüyorum.
Yoksa benim babam şehit değil mi?" dedirtmemek gerekir.
Daha yapılacak, yapılması gereken çok haber var. Olay bütün boyutlarıyla anlatılana ve anlaşılana kadar da bitmeyecek.
Fakat şu dengeyi de gözetmek gerekiyor: Özellikle yakınları bombalarla parçalanarak, tankların altında ezilerek ve yanarak şehit olan aileler özensiz bir üslupla yazılan haberlere, yapılan konuşmalara mütemadiyen maruz kalmaktan rahatsız. Bu özensizlik ve vurdumduymazlık süreçle baş etmelerini ve yas tutmalarını zorlaştırıyor.
Şehit ailelerinden gündemle ilgili her konunun kendilerine sorulmasına anlam veremeyenler var. Doğrusunu söylemek gerekirse medyanın kullandığı pek çok alengirli kavrama da yabancılar. Umurlarında değil.
Aileler arasında medyaya konuşmak, çeşitli konularda görüşlerini açıklamak isteyenler olduğu gibi kesinlikle konuşmak istemeyenler de var. Buna saygı göstermek gerekir.
Şehit ailelerinin ve gazilerin talep ve sorunları konusunda medyanın kamuoyunu yeterince ve doğru bilgilendirmediği düşüncesi hâkim. Medyanın sanki kendilerine her yerden para aktarılıyormuş, bütün sorunları anında çözülüyormuş, bütün talepleri karşılanıyormuş gibi bir algı oluşturmasının yanlış olduğunu ifade ediyorlar.
Şehit ailelerinin en önemli rahatsızlıklarından biri de şu:
Çocuklarının, eşlerinin, kardeşlerinin, annelerinin, babalarının katili olarak gördükleri darbecilerin 'şık takım elbiseler giymiş, kravat takmış', kendi ifadeleriyle 'pişkin pişkin sırıtırken' çekilmiş görüntülerinin medyada yer bulması onları öfkelendiriyor. Bu darbecilerin dünyadaki uygulamalara benzer şekilde duruşmalara mahkûm kıyafetiyle getirilmesinin daha doğru olacağını, medyanın da böyle görüntüleri vermesini istemediklerini söylüyorlar.
Yorum katmadan aktarmış olalım.
Yukarıdaki tespitlerin derlenmesinde başta başkan Tarık Şebik olmak üzere dernek yetkililerinin ve dernek bünyesinde gönüllü çalışan yetkin psikolog ekibinin katkısı büyük oldu. Kendilerine teşekkür ediyorum.
Kesinlikle nakdi yardım kabul etmeyen dernek bütün ziyaretlerini alanında uzman psikologlarla birlikte yapıyor, bütün faaliyetlerini onların yönlendirme ve denetiminde yürütüyor.
Umarım kendileri daha ayrıntılı bir rapor hazırlayıp medyayla paylaşır ve bu konunun tartışılmasını, bilinç düzeyinin artmasını sağlarlar.
***
Daily Sabah'ın yasaklanması
Daily Sabah, Sabah gazetesinin İngilizce versiyonu değildir. İngilizce yayın yapan müstakil bir gazetedir. Genel Yayın Yönetmeni, Yazı İşleri ekibi ve yazarları farklıdır.
Sanırım İngilizce okuyamadıkları için bunu anlayamayan bazı gazeteler ve gazeteciler var; düzeltmiş olalım.
Geçtiğimiz hafta Hollandalı bir vekilin talebi üzerine Daily Sabah'ın Avrupa Parlamentosu'nda dağıtımı yasaklandı. İşin tuhafı Hollandalı vekilin, FETÖ'nün Hollanda yapılanması hakkında Sabah'ta yayımlanan haberlerden ve Daily Sabah'ta yayımlanan bir köşe yazısından rahatsız olmasıydı.
Yasaklanma talebinin Daily Sabah'ın attığı 'Hollanda Faşizme Teslim Oldu' manşetlerinden hemen sonra gelmesi ise şaşırtıcı değil.
Irkçılık, yabancı ve Müslüman düşmanlığı, farklı fikirlere tahammülsüz Avrupa'nın pek çok ülkesinde giderek yaygınlaşıyor.
Acıklı olan sadece bu eğilimlerin marjinal olmaktan çıkması değil Avrupa değerlerinin temsilcisi olmakla övünen kurumların resmi politikası haline gelmeye de başlaması.
Fikir ve ifade özgürlüğünü yok sayan bu kararı kınıyor, Avrupa Parlamentosu'nu bir an önce bu uygulamadan vazgeçmeye çağırıyorum.