Küresel riskler katar katar üzerimize gelirken kaçınılmaz şekilde işbirliği - güç birliği de gündemimize oturuyor. KOBİ cenneti Türkiye'de ne yazık ki ölçek ekonomisiyle başımız hoş değil.
Azıcık aşım, Kaygusuz başım deriz ancak her biri kendi ölçeğindeki 1.3 milyon şirketin ancak binde düzeyindekileri büyüktür. Yüzde düzeyindeki orta ölçekli ama kahir ekseriyeti küçüktür.
Güç birliği, değişen rekabet şartlarında hayatta kalmanın yoludur ancak bu konudaki gayretimiz, bir diğerine güvensizlik sebebiyle yetersizdir.
Oysaki Anadolu Kaplanları'nı bölgesel güce dönüştürmek için buna ihtiyacımız çok yüksek.
Ölçek ekonomisi önündeki kültürel bariyere bakınca bu alanda atılacak adımlar da şekilleniyor. İnsanı eğitemiyorsak yasayı eğitelim dedik ve yeni Türk Ticaret Kanunu'na "ortağını dolandırma" maddesi koyduk, 30 Haziran 2012'de yürürlüğe girmesine saatler kala çıkarıverdik.
Biliyoruz ki yörede nitelikli KOBİ, bölgesel güç ve küresel marka olmak için ortaklık şart. Ancak ortağını dolandırmamak da şart... İnanç iklimimiz ortaklığa uygun aslında... Hadis gayet net: "Allah buyuruyor ki: Biri diğerine ihanet etmediği müddetçe, iki ortağın üçüncüsü ben olurum. Biri arkadaşına ihanet etti mi ben aralarından çekilirim." Ayniyle vaki... 40 yıldır bildiğim, gördüğüm, tanık olduğum öyküler, ortaklık sürecinde parlak başarıları adreslemiyor. Yüzde 80'i, seneyi devriyesine yetişmiyor bile. %15'i 5 yıl sürüyor. Daha uzun ortaklıkların oranı %5 civarında... Akıllıların ortaklığı sürüyor da kurnazların ortaklığı, hâsılatı paylaşana dek...
Ortaklık, aynı zamanda kârlı bir süreçtir;
Satınalmada tek başına şirketin 100 liraya aldığını 10 şirket ortalama 95, 100 şirket 80, 1000 şirket 60 liraya alabiliyorken güç birliğine gitmemek bireysel enayilik değil de nedir...
Katar ablukası da gösteriyor ki küresel risklerin bu denli arttığı ortamda KOBİ'ler, OBİ'leşmek zorundadır.
Küçük değil orta ölçeğe çıkmak, iri olmak ve bu sayede diri olmak şarttır. Aksi halde bu çetin coğrafyada işbirliği yapmayana yer bırakmıyor küresel haydutlar...