Karneleri aldık, yaz tatili başladı. Sizin de dikkatinizi çekiyor mu bilemem ama benim kafayı taktığım bir konu var; karneler, takdir ve teşekkürden geçilmiyor. Sanırsın bütün ilköğretim, yaz dememiş kış dememiş ve takdir belgesi yahut teşekkür ile ödüllendirilmiş...
Buraya kadar güzel... Ancak kafamı kurcalayan şu ki; ortalık takdir teşekkürden geçilmezken şu Pisa sonuçları nedir?
Pisa; OECD'nin Uluslararası Öğrenci Performansı Değerlendirme Raporu...
72 ülke ve ekonomik bölgede; 15 yaşındaki 540 bin öğrencinin katılımıyla yapılıyor bu test ve Türkiye 50'nci sırada, üstelik önceki yıllara göre daha da gerilemişiz. Daha da vahimi, okuduğunu anlamada sonuncuyuz.
Vasat gelir tuzağından kurtulmanın kalıcı yolu, eğitimi vasatlıktan kurtarmak ise takdir ve teşekküre boğduğumuz çocuklarımızın eğitim kalitesini sorgulamalıyız. Veli odaklı çalışan özel eğitim kurumları, takdir teşekkür gazıyla çocuklarımızı oblomovlaştırıyor.
Hani şu bilgisi olmadan fikri olan roman kahramanı...
Olmayan başarıyı alkışlamak, eğitimcilerimize has bir kötü alışkanlık değil kuşkusuz... Yıllardan beri ekonomi servisi yönetirim. Gözlemim şu oldu: Büyüme hızı gerilediği yıllarda plaket sektörü patlar. Bir bakıma "olmayan başarıya ödül" diyebilirsiniz.
Bir tür ritüeli vardır. Plaket veren ve alan yan yana durur, sağ eller tokalaşırken, sol eller üzerinden plaket devredilir, fotoğrafçı deklanşöre dokunurken hazirun ellerini çırpmak suretiyle "takdir" sesi çıkarır, sunucu da "teşekkür" eder.
Peki bu takdir teşekkür belgesi veya plaket seremonisi hangi inancın, ibadetidir veya ne gibi değer üretir?
Cevap vereyim; itibar açlığı çekenlere iyi gelse de hemen hemen hiçbir değer üretmez, aksine inanç bağlamında israftır, haramdır.
Hele ki çocuklarımızı uzun tatiller, son hafta okula dahi göndermeyi, sınıfta kalmalarına izin vermeyip, olmayan başarılarını takdir ve abartarak teşekkür ile iğdiş edip onların egolarını şişirmiyor muyuz, en çok buna üzülüyorum.
Bizim oğlan, çok zeki ama biraz tembel... Ezbere dayalı bu eğitimi "takdir" edenlere karne versek acaba hiçbiri teşekkürü hak eder miydi?