Yarını kestirmenin en isabetli yolu onu inşa etmektir. Nitekim birileri yarının dünyasını bugünden inşa ediyor. Bunlara "öncüler" diyoruz. Türkiye "öncü" olmaktan ziyade "izleyici" olmayı tercih edince, orta gelir tuzağı kadere dönüşüyor.
Ancak "bütün genellemeler hatalıdır, bu bile" diyor ve ezberi bozanlarımız olduğunda, öncüler arasında pekâlâ yer alabildiğimizi görüyoruz. "Yurdum insanı" diye söze başlayıp kendimizi ezmeye gerek yok. Tamam, yeterli olmayabilir fakat iyi örnekleri de toplumla paylaşma sorumluluğumuz var.
Misal arkadaşımız Hayrettin Bektaş'ın Houston'da geliştirilen "yüksek hızlı kara aracı" projesinden aktardıkları, mutlaka okunmalı... İnovasyon gayretiyle belirginleşen bir Türk şirketi Zorlu ve gezegenin yarını için tasarlanan süper projede finale kalan İstanbul Teknik Üniversitesi öğrencileri...
Detayları 10'uncu sayfamızda var. İstanbul Ankara arasını 25 dakikaya indirecek bu proje, cesur ve yeni dünyada bizlerin de "kural koyan" olabileceğimiz cesaretini veriyor. Bana göre efsanevi Steve Jobs'un yerini alan Elon Mask'ın projesine, gezegenden 1200 ekip katılıyor ve bizler de finale kalıyorsak, bunu sağlayan zihin yapısını her birimiz içselleştirmeliyiz.
Benim bu başarıda gördüğüm şudur: 200 üniversite, 60 teknokent, binlerce Ar-Ge merkezine rağmen AR'aştırıyor ama GE'liştiremiyorsak dahi, zihin yapısını değiştirince küresel başarı sağlama imkânı daima var olabiliyor.
Tam da bu noktada Zorlu ve İTÜ'nün "Space X- Hyperloop" projesinde finale kalması, yeni Nobellerin kazanılabileceği umududur. Peki, bu işler bu kadar kolay mı? Yerim bitti ama cevabım bitmedi; "Kolay" demedik ki... "Mümkün" dedik...