Ana muhalefet partisi CHP'nin seçim beyannamesi, kendi ifadeleriyle 2 temel üzerine şekillenmiş... Siyasi kısım alkışlama, ekonomik kısım da sıfırlama üzerine... CIA'nın yumuşak darbe teorisyeni Gene Sharp'ın ülkeleri istikrarsızlaştırma yöntemlerinden alınmış alkışlama, Ak Parti nefreti üzerine kurulmuş.
Ama benim üzerinde duracağım konu sıfırlama yaklaşımı... Bu tanımı, 17 Aralık operasyonundan devşirmişler ve ekonomide makroekonomik istikrarı sıfırlamaya yönelik eylemlerle doldurmuşlar.
Makroekonomik istikrar, Ak Parti'nin Yeni Türkiye Sözleşmesi 2013 adlı seçim beyannamesindeki ekonomiye dair iki temel dinamikten biridir ve Ak Parti'nin "güçlendirerek korumak" dediği yerde, CHP, popülist vaatler ile bunu adeta sıfırlamayı hedeflemiştir.
Ekonomik vaatlere bakıyoruz: Bizzat Kılıçdaroğlu'nun ifadesiyle, aile sigortasıyla fert başına 720 TL, taşeronların tamamının kadrolaştırılması, asgari ücretin 1.500 liraya çıkarılıp vergi dışı bırakılması, köylü mazotunun 1.5 liraya indirilmesi, kredi kartı faizlerinin %80'inin silinmesi gibi.
Yetmiyor, ilk 100 günde emekliye dini bayramlarda 2 ikramiyeden esnafa sıfır faizli krediye dek her biri devasa kaynak gerektiren vaatleri art arda sıralıyor. Bunun da adını "sıfırlama" koyarak "Yaşanacak Bir Türkiye İçin" sloganını geliştiriyor.
Aklıma yasakların kalkması ile politikaya geri dönen Demirel'in 1991 seçimlerindeki ekonomik vaatleri geldi. O dönemde Rahmetli Özal'ın partisi ANAP, dışa açık büyüme ile ekonomiyi başka bir noktaya taşımış ve ülkemiz yükselen yıldız itibarına çıkarılmıştı.
Demirel, ANAP'ın seçmene ne vaat ettiğine bakmaksızın, "ne veriyorlarsa 5 fazlası" sloganını kullanmış, çılgın taban fiyatlardan emeklilik yaşı indirmeye, esnafın prim borcunu sıfırlamaya dek pek çok alanda hükümetin kazanımlarını sıfırlamıştı.
Tahribatının bedelini bugün dahi ödediğimiz bu sıfırlamayı şimdi CHP'nin ekonomik vaatlerinde görüyorum. Bütçe dengesini, makroekonomik istikrarı, kredi itibarını, mali disiplini sıfırlama... Son 12 yılda kazandıklarımızı, seçim uğruna har vurup harman savurma... Geriye enflasyon, kriz, borçlanma kalacak olmasına aldırmaksızın...
Tıpkı kayıp yıllar 1990'ların temelini atan Demirel gibi...