Süveyş Kanalı, tek başına dünya ticaretini 2'ye katladı. Kot farkı iki okyanusu bağlayan zamanın ileri teknolojisi Panama Kanalı da öyle... Bu sayede insanoğlu coğrafyaya "çılgın müdahale" ile yeni zenginlik alanları doğurdu, gücü yeniden tanımladı.
Kanal İstanbul, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2011 Nisanında "çılgın proje" olarak tanıtıldığında büyük yankı uyandırmıştı. Ancak her yeniliğe "kuşku" ile bakanlar bu kanalın ülke ve insanlığa yararından ziyade "yeni rant kapısı" söylemine saplanıp kaldılar.
Oysa Akdeniz ile Karadeniz'in tek bağlantı noktası olan İstanbul Boğazı'nın artık taşınamaz boyuta tırmanan risklerini de azaltacak. Bu yeni ticaret yolu sayesinde İstanbul, yalnızca havalimanı kavşağı değil, suyolu olarak daha da önem kazanacak.
45 km. uzunluğundaki kanalı fantastik bulanlar, yazımın başında bahsettiğim Süveyş ve Panama kanallarının kuruluş öyküsüne baksın...
Onlar da çılgın projeydi ve "olmaz" diyenlere rağmen hayat buldu, tarihi değiştirdi.
Kanuni döneminde bu yeni kanal, Sakarya Nehri ve Sapanca Gölü'nü Karadeniz ve Marmara'ya bağlama projeleriyle birlikte anılıyordu. Dönemin iki büyük mimarı Sinan ve Nicola Parisi tarafından başlatılan hazırlıklar, savaşlar yüzünden ertelendi.
Şimdi gelişen teknoloji ve artan ihtiyaçlar, Kanal İstanbul'u yeniden gündemimize taşımakla kalmayıp, bunu gerçekleştirme yolunda iş planlarına dönüştü. 2 ay içinde ihaleye çıkacak dev projenin oluşturacağı eko sistem, İstanbul kadar ülkenin gelirini de artıracak.
2023'te ilk 10 ekonomi arasında olmak, sıradan işlerle olamaz zaten. Kanal İstanbul, "çılgın proje" olduğu için bu kadar fazla ses getirdi ve daha da getirecek.