Değer üretmeyen süreçleri ayıklamak... Vasatlıkla yüzleşmeyi gerektirir, dönüşüm cesaretine ihtiyaç duyar ve orta gelir tuzağından kurtulmanın olmazsa olmaz şartıdır.
Bir okurum buna dair bilgi paylaşmış, "Kamuda çalışan bir mühendisim ve devasa bir binanın enerji yöneticisiyim" diyor. Tespiti şu: "Yapacağım iyileştirmelerle çok önemli tasarruflar sağlayabileceğime inanıyorum."
Peki, sorun nedir? Okurum devam ediyor: "Bunun karşılığını görmek istiyorum. Torpilli sözüm ona uzmanların ancak üçte iki belki de yarısı ücret alabiliyorum." Ve önerisi: "Bu da bizim motivasyonumuzu bozuyor. Eminim ki alacağımız ücretin kat be kat fazlasını kazandırabileceğiz."
Cari açığı kapama yönünde petrol imdadımıza yetişse de kalıcı rahatlamanın ancak değer üretmeyen süreçleri belirleyip hayatımızdan çıkarmakla mümkün olduğunu biliyoruz.
Misal enerji ithalatçısı Türkiye'de bina yalıtımı dahi %80'lere varan iyileşme sağlayabiliyor. İsraf etmediğin enerjiden daha güzel yeni enerji kaynağı olur mu? O halde bunu sağlayacak olanların özellikle teşvik edilmesi şarttır.
Damla sulamayı, vahşi sulamadan ayıran en önemli fark, işin içine akıl ve vicdanın girmesidir. Diyelim ki enerjide tasarruf devrimi geliştirmiş birini desteklemek istesek, sektörün tamamına teşvik yağdırmalısınız ki onun bahçesine bir iki katre düşebilsin.
Bunun yerine doğrudan o insanı, şirketi veya kurumu desteklesek, damla sulama misali kıt kaynağı yalnızca bu değeri üretene akıtsak? Pistte uçuşa geçmeye birkaç metre kalmış jeti desteklemek yerine apronda boş yatan park etmiş uçaklara yakıt takviyesi gerekmez ki...
Desteği, hak eden alsın, sektör değil. Desteği, başarıya ramak kalan alsın, bölge değil... Cari açığın akıl açığı olduğunu boşuna tekrarlayıp durmuyorum papağan gibi...