Siyasi gündemin güvenlikle, dış politikanın ekonomi ile iç içe geçtiği bugünlerde başkent kulislerinde, özel toplantılarda, resmi ortamlarda konuşulan pek çok başlık var. Neler mi mesela? Birkaç örnek sıralayalım...
Terörle mücadele... Terör örgütünün taban desteğini kaybettiği, maliyeti az, etkisi yüksek bombalama eylemleri ile ayakta kaldığı izlenimi vermeye çabaladığı anlatılıyor. Bu, biraz da ABD'nin, kuzey Suriye operasyonlarına zemin kazandırma, Türkiye'nin bölgesel dikkatini dağıtma taktiği aslında. Tabii içeride can alıcı soru öylece duruyor... "Terör ne zaman bitecek?" Kastedilen, "Ne zaman marjinalleşecek?" meselesi. Son Bakanlar Kurulu'ndan yansıdığı üzere, Suriye ve Irak'taki yapısal problemler çözülmeden, Türkiye'ye terör ihraç etme süreçleri de maalesef hız kesmeyecek. Lakin bu aşamadan sonra kritik olan husus, "Bölge halkının gönlünün kazanılması, geniş kitlelerin örgüte müzahir çizgiden kurtarılması." Önümüzdeki günler, sivil reçete ile restorasyon hamlelerine sahne olacak. Nitekim bugün Külliye'de gerçekleşecek iftarın konukları Doğu ve Güneydoğu'dan geliyor. Kanaat önderleri, dini şahsiyetler... 7 Haziran-1 Kasım 2015 arasındaki siyasi denge değişiminde çok önemli rol oynamışlardı. Terör örgütü ve siyasal uzantılarını dışlayan, samimi yöre halkına dayanan bu yeni yaklaşımın daha pek çok entegre adımına tanık olacağız.
***
Dokunulmazlık dosyaları... Konu, şimdilik HDP'li vekiller üzerinden tartışılıyor. Zira bu partinin içindeki bir grup "
seçilmiş terörist" tarzıyla hareket etmeyi, örgüte silah ve mühimmat taşımayı, halkı isyana teşvik etmeyi mesai edinmişti. Artık hesap zamanı. Kuşkusuz, devlet dinamikleri çok titiz ve dikkatli. Soruşturmaların, kamikaze savcılara bırakılmaması ile öncü tedbirler zaten alındı. Ancak, görünen o ki HDP'liler, "
Bizi halk yargılar" türü söylemlerle, yargıya karşı sözde direnme yoluna girerek, "
mağduriyet yaratmayı" deneyecek. Batı blokunu
Türkiye'nin üzerine salarak dış ve iç müttefikleri ile baskı kurmaya uğraşacak. Bu aşamada dokunulmazlık faslının kayda değer iki yanı söz konusu.
Birincisi, toplumun, terörle ilgili hassasiyetinin yönetimi.
İkincisi, HDP'nin silaha yaslanan grubu ile siyaset yapmayı tercih eden grubu arasında ayrışmanın netleşmesi...
***
Ahmet Davutoğlu sonrası... Hükümette ve partide ciddi stres boşalması
yaşandığı söyleniyor. Anlaşılan o ki artık kimse
kendisini karnından konuşmak, hesaplı hareket
etmek zorunda hissetmiyor. Yönetsel merkez
noktasında sorun yaşanmadığı gibi uyum
noktasında da farklı bir faza girildiği görülüyor.
Bu tablonun verdiği olumlu sinyallere karşın,
riskleri de devam ediyor. Yani... Sistem sorunu
aşılmadığı için devletin zirvesindeki isimleri
basiretine dayalı geçici çözümle idare ediliyor.
İşte bu nedenle sonbaharda AK Parti'nin
"
yeni anayasa metnini" kamuoyuna sunması
ama Meclis'teki aritmetik nedeni ile B
Planı olarak "
partili cumhurbaşkanlığı"
seçeneğini de ileri sürmesi bekleniyor.
***
Tüm bu başlıklara eklenecekler de var... MHP'yi dizayn girişiminin olası sonuçlarını,
AK Parti'nin eski unsurlarını iştahlandırma
planları ile birlikte düşünmek gerekiyor.
Kasımdaki ABD Başkanlık seçimi sonrası
Ortadoğu'da çizilecek yeni resmi, İsrail, Rusya
ve Mısır'la ilişkileri normalleştirme diplomasisi
ile ele almakta sayısız fayda bulunuyor. Ve
sırada bekleyen yapısal ekonomik reformları
AB çapası ile eşgüdüm içinde götürme kararı
da önemini koruyor.