AK Parti ile MHP arasında cereyan eden ve neticesiz kalan koalisyon görüşmelerinden, tarihe not düşmek adına ve MHP lideri Devlet Bahçeli'nin ileri sürdüğü 4 şart bağlamında şu hususları aktarmakta yarar var:
1- Çözüm Süreci: Kamu düzenini kurma ve terörle mücadele noktasında görüş ayrılığı görünmüyordu. Kamu düzeni konusunda sergilenen kararlı tutumun, demokratik kazanımlardan geriye gidiş anlamına gelmeyeceği de ortak payda gibi duruyordu. Devlet kurumlarının, silahların bırakılması yönünde İmralı'yla yürüttüğü görüşmeler Bahçeli'nin içinde bulunduğu koalisyon döneminde de ondan önce de vardı. Silahların bırakılması için istihbarat birimlerinin çaba sarf etmesi yanlış bir tutum değildi.
2- 17-25 Aralık:Meseleye yaklaşımda uzlaşma sağlanamadı. AK Parti, "darbe teşebbüsü" olarak niteledi ve geri adım atmadı. Hatta geçmişte MHP'ye kurulan "kaset komplosu" da örnek gösterildi. Paralel yapının devletin işleyişine verdiği zarar ve 17-25 Aralık darbe teşebbüsünün böyle bir tahribatın parçası olarak görülmesi gerektiğine ilişkin açıklamalar MHP'de karşılık bulmadı. MHP'nin arayışı, yolsuzlukla mücadele ve şeffaflık olarak ifade edilse ve o sınırlar içinde kalsaydı AK Parti'nin tutumu da farklı olacaktı.
3- Cumhurbaşkanlığı Makamı: Cumhurbaşkanlığı'nın siyasi müzakere makamı olmadığı vurgulandı, "Herkesin o makama saygı göstermesi gerekir" denildi. Lakin MHP kanadı, koalisyon müzakerelerini Başbakan Davutoğlu ile değil de Cumhurbaşkanı Erdoğan'la yapıyor gibi davrandı. 13 yıllık siyasi hesaplaşma takıntısını, ortak hükümet gerekliliğinin önünde tutmayı yeğledi.
4- Anayasa'nın İlk 4 Maddesi: Zaten tartışma konusu değildi. Yani böyle bir anayasa değişikliği devlet iradesinin gündeminde hiç olmadı.