Merkez Bankası ve kur-faiz ikilemi üzerinden yürütülen kampanya şimdilik sonuca bağlandı. Son olaylardan çıkarılması gereken derslere girmeden önce, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, Beştepe'deki kabulünde, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'ya yaklaşımına ilişkin ipucu paylaşalım. Piyasaları etkileme gücüne sahip nitelikli azınlık, "görüşmenin çok sert geçeceği" tezine yatırım yapmış, pozisyon almıştı. Görüşme, umdukları gibi gelişmedi. Cumhurbaşkanı'nın, Başçı'yı sıcak karşıladığı, sağlığını ve lojmandan neden taşındığını sorduğunu aktarmam, üsluptaki inceliği göstermek için sanırım yeterli olur. Meselenin Başçı'nın kişiliği ile ilgisi bulunmadığını, istifası gibi bir durumun gündeme bile gelmediğini söylemem de genel havayı özetlemesi bakımından gösterge kabul edilebilir. Başçı'nın da soğuk algınlığı hastalığına rağmen piyasalarda "yanlış anlaşılır" diye göreve gittiğini, rapor almasının ise tavırlı duruş gibi algılanmaması gerektiğini belirterek, devam edelim...
Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda, Merkez Bankası'nın 130 sayfalık sunuşunun tamamı okunmadı. Sıcak konular üzerinden geçildi.
Ağırlıklı olarak Cumhurbaşkanı, faiz ve büyüme ilişkisine dair görüşlerini tekrarladı. Daha sık ve doğrusal bilgilendirmenin önemi kayda geçirildi.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da uzun süre sonra ilk kez dünkü beyanatında, Cumhurbaşkanı'nın siyasal ve ekonomik istikrardaki rolünü teyit etti. Oysa şimdiye kadar Babacan-Başçı ikilisi sigorta gibi sunuluyor, Cumhurbaşkanı'nın eleştirileri ise doğru okunmuyordu.
Ekonominin temellerinin sağlam olduğu, güven ortamının korunması gereği vurgulandı.
Kurdaki hareketlilikte dış finansal koşulların baskın etkisi kabul edildi. İçerideki spekülasyonların dalga boyunu artırdığı tespiti yapıldı.
Peki bundan sonra ne beklenebilir?
1- Cumhurbaşkanlığı'nda, kurumsal istişare mekanizması kurularak, ekonomi bürokratları, iş dünyası, akademisyenler, bilim-sanat insanlarının görüşleri ilgili danışmanlarca alınabilir. Ekipler ve düşünceler, düzenli aralıklarla Cumhurbaşkanı ile buluşturulabilir.
2- Haziran seçimleri sonrası "Yeni Türkiye için Yeni Ekonomi Programı" yazılarak, Merkez Bankası'ndan beklenen paradigma değişikliği yapısal çözüme kavuşturulabilir!