Türkiye'nin tüm toplumsal kesimleri sivil ve özgürlükçü yeni anayasa istediğini ifade ediyor.
Artık yamalı bohça haline gelmiş 12 Eylül anayasasını istemiyor Türkiye toplumu. Yeni anayasamızın iki turlu dar bölge başkanlık sistemine göre tasarlanması gerektiğine inanıyorum ve köşe yazarı olduğum 2008'den beri de bunu savunuyorum.
Parlamentarizmin tıkanmaya mahkum bir sistem olduğunu daha lise yıllarımda anlamıştım.
Şu an Hürriyet'te yazan Taha Akyol da o zamanlar Milliyet'te parlamentarizmin yarardan çok zarar getiren bir sistem olduğunu haklı olarak hep yazardı. Şu an Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti parlamentarizme karşı çıkıyor diye bir insan çürümüş bulduğu parlamentarizmi savunma pozisyonuna geçer mi? Maalesef Taha Akyol bunu yapıyor.
Erdoğan'a muhalefete saygım sonsuz ama sırf Erdoğan "A" dedi diye "B" demenin adı obsesyondur.
Taha Bey yıllarca objektif rasyonel ve analitik olmayı savundu ve benim gibi gençleri de etkiledi. Oysa bu tutumu Erdoğan'a karşı şahsi kırgınlıklarının ve kızgınlıklarının Taha Akyol'un zihnini ele geçirdiğini gösteriyor. Akıl ile değil hisleriyle tutum alıyor Taha Akyol. 2005'in kasım ayında, yani tam 10 yıl önce AK Parti iktidardayken yazılmış bir Taha Akyol yazısı tek parti iktidarı bile olsa parlamenter sistemin son derece sakat bir zemine oturduğunu çok güzel anlatıyor. Şimdi ne oldu da daha düne kadar savunduğu bu fikirleri reddediyor Taha Bey? Erdoğan Başkan olacak diye mi? Yani Erdoğan aday olmayacağını açıklasa yeniden bu fikirlerini mi savunacak?
Adama göre fikirler ve tutumlar değişir mi? Taha Akyol şahsi hissiyat dünyasını bir kenara bırakıp rasyonel ve objektif olursa aynı noktaya dönecektir. Duygusal davranan değil bilimsel düşünen bir Taha Akyol aşağıdaki satırları yine savunacaktır. Lütfen 1 Kasım sonrasında artık normalleşelim ve her türlü takıntılardan tüm siyasi taraflar kurtulsun. İşte Taha Akyol'un Erdoğan takıntısından arınmış gerçek görüşleri...