Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun eski Başdanışmanı Etyen Mahçupyan birkaç gün önce Akşam gazetesinde Alevi meselesiyle ilgili çok haklı bir yazı yayınladı. Bu olayın aynı zamanda bir Sünni sorunu olduğunu ifade etti.
Önümüzdeki seçimlerde AK Parti'nin yüzde 45-50 arası bir oyla iktidara devam edeceği kesin ve net. 2015 Temmuz ayından itibaren ise AK Parti hükümetinin çözmesi gereken en acil sorunlardan biri Alevi meselesi olacak.
Daha zengin ve daha güçlü ülke olmamızı isteyen her vatansever yurttaş Alevi meselesinin çözümünü istemelidir...
***
Mahçupyan da bu yönde çaba gösteriyor.
Fakat Yeni Türkiye lehine bu çabalarından ötürü hem Etyen Mahçupyan hem de Başbakan Davutoğlu kimi sözde muhafazakar çevrelerden küfür yiyor. Haklarında tuhaf yazılar çıkıyor. Bu büyük bir ayıptır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Alevi meselesinin çözümü noktasında Başbakan Davutoğlu ile aynı çizgidedir.
Alevi çalıştaylarının ve Madımak otelinin kamulaştırılması emrini veren bizzat Erdoğan'dır. Çünkü hem Erdoğan hem Davutoğlu biliyor ki Yeni Türkiye'nin en acil toplumsal meselesi Alevi meselesidir.
Bu kanayan yara Yeni Türkiye'nin önündeki en büyük bariyerdir. Kürt meselesi artık tam çözüm yoluna girmiştir. Alevi meselesi de çözüm yoluna sokulmak zorundadır...
***
Gezi olaylarından da alınacak tek büyük toplumsal ders Alevilerin talepleriyle ilgilidir.
Geride bıraktığımız Kemalist rejimin ezdiği ve zulmettiği Alevilerle, Gezi olaylarında sesi daha çok çıkan eski rejimin imtiyazlı artıkları aynı kefeye konamaz. Kürtlerle eşit yurttaş olmak istemeyen, çoğunluk olan dindarların yönetimde olmasını reddeden, ayrıcalıklarını kaybetmemek için mücadele eden "Fülul sınıfı"nın anti-demokratik talepleri önemsizdir. Ama Alevilerin hak ve özgürlük talepleri sonuna kadar önemlidir, bu taleplerin gereği artık yapılmalıdır. Erdoğan'ın da bu konuda hazırlıkları hızlandırdığını biliyorum.
Acilen Temmuz 2015'te devrimsel bir Alevi açılımı şarttır...
***
Öte yandan Türkiye tarihinde çok ciddi zulümler görmüş Alevi toplumunun günümüz konjonktüründe kendine zulmeden zihniyetle yan yanaymış gibi görünmesi çok üzücü bir durum.
Fakat bunun kadar üzücü başka bir Türkiye gerçeği de bu ülkenin Sünni toplumunun ciddi bir kısmında mevcut olan Alevifobi olgusudur. Zaten Alevileri "laik cellatlar"ının yani Dersim katliamına imza atmış zihniyetin yanına iten temel sebep bu...
***
Oysa Aleviler 1950'li yıllarda DP'yi desteklemişti.
AP döneminden sonra Alevikarşıtı histerilere sahip katı Sünni bakış bariz şekilde Türk sağına hâkim oldukça Aleviler hızla "sol"a kaydılar. Marksizm ve sol-Kemalizm üzerinden kendilerini ifade ettiler. Bu süreçte buna uygun kurgusal bir modernist Alevi teolojisi de oluşturuldu.
Fakat bugün bu kurgusallığın dışında kendi kimliğini başka bir üst ideoloji lehine terk etmek istemeyen, payandalığı reddeden bir Alevi kimlik hassasiyeti var. Çoğunluğuyla Alevi cemaati belli partilerin ve örgütlerin oy ve insan deposu olarak görülmek istemiyor.
Yani bugünün Alevi duyarlılığı bir yandan Sünni-dindarlara ve Türk sağına geleneksel güvensizliğini sürdürüyor. Ama aynı zamanda Kemalizmin Alevilere yaptığı zulümlerin de farkında...