Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HOP KÜLTÜR SAMİ TOSUN

Rozet, ihanet ve bilim üçgeni

TBMM rozetinin nasıl takılacağını tartışan siyasilerimizi bir kenara bırakalım ve siyasi aldatma ile cinsel aldatma arasında bir paralellik var mı, bilimsel olarak araştıralım... Harvard Üniversitesi'nden araştırmacı Sami Tosun bildiriyor...

Evet efendim, CHP Genel Başkan Yardımcısı Hurşit Güneş'in Meclis'te TBMM rozetini nasıl takacağına dair yaptığı açıklama yüreğimize su serpti.
Arkadaşlarıyla birlikte aynen şöyle bir teknik deneyeceklerini vurgulamış: "Bakın çok ilginç bir şey yapacağız. Üçgen biçiminde birbirimize takacağız. Ben Haydar Bey'e takacağım, Haydar Bey Mehmet Bey'e takacak, Mehmet Bey de bana takacak ve gazeteler için haber niteliğinde olan bir şey çıkacak."
Allah razı olsun efendim, hem oradaki medya mensuplarını epey eğlendirmiş hem de bu haftayı kendisinin vermiş olduğu mülakattaki 'trencilik' açıklamasıyla kurtaracağız gibi görünüyor. Haftaya Hurşit Bey'i başka 'rozet fantezileri'yle yine aramızda görmek isteriz. Zira bu konuda renkli bir kimse izlenimi bıraktı bende, altyapı kuvvetli görünüyor.
Aslında kıymetli okur, seçim sonrasında CHP'de olup bitenlere bakıyorum da, topyekun Hurşit Bey'in ifadelerine benzer bir manzara müşahade ediyorum. Malumunuz, apolitik bir kimse olduğum için herhangi bir partinin, parti içi hizbin, hizip içi atom parçacıklarının falan tarafında yer almam söz konusu değil. Hakim siyasi vaziyeti ise, her gün gazete okuyan ve gazetelerin siyaset haberlerini delik deşik eden siz kıymetli okur kadar incelikli bilme imkanım yok. Lakin CHP'ye her baktığımda kıpır kıpır bir manzarayla karşılaşıyorum. Daha dün birisinin omzunun gerisinden kameralara bakan kafa, ertesi gün bir diğerinin ensesinden sırıtıyor. Renkli ve hareketli bir siyasi ortam tabii, insanın canı sıkılmaz...
Şimdi bunlar zaman zaman her ailede yaşanan sorunlardır da, esasen ben başka bir hadiseye taktım. CHP Genel Merkezi'nin tespitlerine göre 8 bini aşkın sandıkta CHP temsilcisi olmasına rağmen, o sandıklardan CHP'ye tek oy bile çıkmamış. Bunlar arasında İstanbul'daki sandıklar da varmış. Kemal Kılıçdaroğlu şimdi o oy atmayan 'partili'lerin peşine düşmüş... İnsan ister istemez Hurşit Güneş gibi fantezi üretmeye başlıyor; mesela parti içi mücadeledeki taraflar arasında uzlaşmayla öne çıkan bazı isimler idareye getiriliyormuş, lakin bu isimler, aslında CHP'ye oy vermemiş sandık görevlileriymiş!.. Duygu Asena'nın kulakları çınlasın, 'Aslında Aşk da Yok'...

NEDEN ALDATIRIZ?
Neyse efendim, belki de benim bilmediğim bir şeyler yaşanıyordur, belki de doğrusu budur. Lakin bu konuda çok acayip bir keşfe imza attığımı da belirtmeden geçemeyeceğim. Evet kıymetli okur, 'parti içi aldatma' konusu ile, bildiğimiz 'cinsel aldatma' arasında inanılmaz bir paralellik buldum. Elbette bu buluşuma vesile olan başka buluşlar var. Hani hep güzide medyamızda yayınlanır ya, yine o dahiyane bilimsel araştırmalardan biri yapılmış, ABD'deki Indiana Üniversitesi'nden araştırmacı Kristen Mark, işi gücü bırakıp erkekler kadınları, kadınlar erkekleri niye aldatır, onu hesaplamış. Mesela, orgazm olabilme ve cinsel heyecan konusunda endişe duyan kadınların aldatma ihtimalleri yüzde 8 daha fazlaymış. İktidarsızlık ve erken boşalma gibi endişeleri olan erkeklerin ise partnerlerini aldatma ihtimali yüzde 6 artıyormuş. 'Araştırmacı' Kristen Mark "Cinsel anlamda endişeleri fazla olan insanlar, cinsel geçmişlerinden habersiz olan biriyle ilişki kurarken daha az baskı hissediyorlar," demiş...
Şimdi gelelim benim keşfime: Siyasi bakımdan birbirleriyle fazla deneyim yaşamamış siyasetçilerimiz, yeni siyasi ufuklara beraberce daha kolay yelken açabilmektedir. Neticede, kimse diğerinin geçmişteki siyasi manevralarını bilmemektedir. Aralarında 'balayı' gibi bir şey yaşanır. Ta ki, yeni aldatmalar yeni hayal kırıklıkları yaratana kadar... Bu tezimin doğru olup olmadığı, önümüzdeki dönemde açıklık kazanacaktır. Ben yanılayım, Türkiye kazansın...
Bu arada efendim, üşenmedim, sizler için araştırdım, Indiana Üniversitesi'nden Kristen Mark'ın kim olduğunu buldum. Kendisi adı geçen üniversitede doktora öğrencisiymiş ve seks konusunda yazılar yazıp internet sitelerinde yayınlıyormuş. Dörtte biri obez ve en az o kadarı paranoyak olan Amerikalıların içini rahatlatma, bunu yaparken de ün kazanıp olayı nakde çevirme konusunda hevesli bir hanım olsa gerek. Kendisinde bir İskandinav havası ve seksüel bir cazibe bulduğumu da itiraf etmeliyim. Geliniz ve görünüz ki, tanışsak bana kesin yüz vermez.
Neticede toplu bir kimseyim ve az paranoyak sayılmam...
Ama görürsünüz, önümüzdeki sene paraya kıyacağım, Harvard Üniversitesi'ne kayıt yaptıracağım ve yazılarımı 'Harvard Üniversitesi'nden Sami Tosun' diye yazacağım. Her yazdığım 'bilimsel' bir çığır açmazsa ben de bir şey bilmiyorum!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA