CHP'li Babıali kaşalotları panik içindeler, parlamenter sistemi destekleyeceğini varsaydıkları ne buluyorlarsa sarılıyorlar.
Bunu yaparken "bu şut dönüp kendi kalemize gol olarak girerse" diye de beş dakika bile düşünmüyorlar.
Allah bereket versin. Allah karşımızdan cahil ve kafasızları eksik etmesin.
Bakınız ne olmuş: İnönü'nün torunu Gülsün Bilgehan bir şey demiş...
Yok, öyle bildiri falan değil. Karabük'e gitmiş, orada bir şey demiş, "referandumda hayır çalışmaları kapsamında"...
Ne demiş? "Kardemir'in temeli 3 Nisan 1937'de atıldı... Sekseninci yıldönümü... Ne mutlu bana!"
Niçin hanımefendi ne mutluymuş? Her sanayi tesisinin açılışında bir duygu seline mi kapılıyormuş?
Efendim, Atatürk ile İnönü Kardemir'i birlikte kurmuşlar. O bakımdan ne mutluymuş.
Hanımefendinin eşi, Demirel'in sağ kolu Cihat Bilgehan'ın oğludur. Aynı duyarlığı Demirel'in İskenderun Demir-Çelik tesislerinin yıldönümünde de gösterseydi, bunun memleket sanayii kadar aile saadetine de katkısı olmaz mıydı? (Eh, paşa dedenizin ismine sığınıp politika yapıyorsanız, başka bir numaranız yoksa, kayınpederiniz dolayısıyla bu kadarcık kılçığa da katlanacaksınız hanımefendi.)
Hanımefendi Karabük'te demiş ki: "Bu kuruluşta cumhurbaşkanıyla başbakan arasındaki güveni, sevgiyi, TBMM'nin uyumlu çalışmalarını görüyoruz."
Hanımefendi referandumda "hayır"a müşteri toplamaya çalışıyor.
Mecliste tek parti vardı hanımefendi, uyum olmayacaktı da ne olacaktı? Atatürk'ün aleyhinde hır mı çıkacaktı?
3 Nisan 1937'de Atatürk ile İnönü arasındaki büyük uyum, sevgi ve güven sayesinde Kardemir'in temelleri atıldıktan beş buçuk ay sonra, 20 Eylül 1937'de, Atatürk büyük bir güven, uyum ve sevgiyle İnönü'yü başbakanlıktan kovdu!
Hani başkanlık sistemi yoktu, parlamenter sistem vardı ya maşallah, cumhurbaşkanı tarafsızdı ve hükümete karışamıyordu ya...
Bu kovma olayına "sürmenaj" süsü verildi. Güya İnönü çok yorulduğu için başbakanlıktan kendisi çekilmişti, görevden affını "talep ve rica" etmişti... Kimse yutmadı, sesini de çıkaramadı tabii.
Gerek Dersim katliamında takınılacak tavır, gerek Hatay meselesi, gerekse "devletçi ekonomi" konusunda Atatürk ile İnönü arasında güven, sevgi ve uyuma dayalı derin bir anlaşmazlık vardı! Ünlü "rakı sofrası" tartışması buna tüy dikti.
İnönü'nün yerine, büyük bir güven, sevgi ve uyum içinde Celal Bayar getirildi. Meclis getirmedi, Atatürk getirdi.
Mebuslar kuzu gibi kabul ettiler, parlamenter sistemin faziletleri uyarınca.
Hanımefendi arzu ederlerse bu konuyu çeşitli kitaplardan okuyup öğrenebilirler. Herhalde baba evinde de konuşulmuş, merhum pederleri Metin Toker ve kıymetli valideleri Özden Hanım tarafından bu konu, yemekte falan, açılmıştır...
Bu bize hafif geldi. CHP amigosu Babıali kaşalotlarından, referandumda hayır çıkartabilmek uğruna daha büyük ve önemli saçmalıklara sahip çıkmalarını bekleriz.
Kılıçdaroğlu'nun "söylev ve demeçleri" demedik, onun yanında Gülsün Bilgehan bir basiret küpü gibi kalıyor.