Orta Çağ'da akıl hastalarına ceviz yedirirlerdi. Çünkü o zamanlar, şekli birbirine benzeyen şeyler arasında bağlantı olduğu düşünülüyordu. Ceviz de insan beynini andırıyor ya... Buradan hareketle, cevizin beyindeki bozukluğu düzelteceği sanılırdı.
Ne zaman birisi, TV dizilerinin toplumsal sorunlara yol açtığını söylese... Aklıma ceviz örneği gelir. Yani benzerlikten hareketle neden-sonuç ilişkisi kurma yanılsaması...
Mesela geçenlerde bir büyüğümüz, "Dizilerdeki yenge-dayı ilişkilerinde hiçbir sınır gözetmeyeceksiniz. Sonra 'tecavüzler artıyor' diyeceksiniz. E, ne bekliyorsunuz? Rüzgâr eken, fırtına biçer" şeklinde derin bir yorum yapmış.
Haddim olmayarak hatırlatmak isterim ki TV dizilerinin yuvarlak hesap 40 yıllık bir geçmişi var. Duyan da sanır ki diziler zuhur etmeden önce güzel memleketimizde tecavüz olmuyordu.
Eskiden dizi mi vardı?
"Ya sinema" derseniz, o da 100 yıllık olay. Halbuki tecavüz yüzyıllardır var. Bana inanmayan Osmanlı kadı sicillerine baksın. (Çoğu günümüz diline aktarıldı.)
Kadıların önüne gelmiş davaların, gayet tanıdık olduğunu görecek: Cinayet, yaralama, hırsızlık, gasp, tehdit, küfür, zina ve elbette tecavüz... O zamanlar dizi mi vardı?
Sosyal bilim tabiriyle söylersek: Hiçbir dizi bağımsız değişken değildir. Siz bakmayın sahtekâr bir suçlunun, "Fatmagül'ün suçu ne, dizisini izleyince tecavüz ettim" demesine...
Onun amacı, alacağı cezayı azaltmak için "tahrik var bahanesi" uydurmak. Gidin arkadaşlarıyla konuşun: Herifin nasıl da hunhar tecavüz fantezileri kurduğunu anlatacaklardır.
Eğer diziyle tecavüz arasında nedensonuç ilişkisi olsaydı... Dizi oynarken tecavüz vakalarında ciddi bir artış meydana gelir... Dizi son bulduğunda ise birden düşüş olurdu.
Velhasıl hiçbir dizi (veya film) toplumsal bir soruna yol açmaz. Toplumda o sorun zaten vardır. Dizi sadece sorunun gündeme gelmesine, konuşulmasına, tartışılmasına yol açar.
Bahane uydurmaca
"Kızımız intihar konulu o diziyi seyretti, kendini öldürdü" diyen ailelere de inanmayın. Sorumluluktan kurtulmak için, suçu dizilere atıyorlar.
Aşk intiharlarını ve akıl hastalıklarını bir yana bırakarak söylüyorum: Eğer yakından incelerseniz, ailede, kızı intihara sürükleyen vahim bir ilişkiler ağı olduğunu görürsünüz. Faraza baba (veya abi) kıza sarkmakta, anne ise her şeyi bilmesine rağmen sesini çıkarmamaktadır.
Geçen gün birisi, kızına tecavüz etmiş bir babayı anlattı. Olay ortaya çıkınca, uzaktan hısım olan kişiye, "Sen ne şerefsiz bir adamsın; insan kendi kızına nasıl böyle bir şey yapar" demiş.
Aldığı cevap çok korkunç, çok vahim: "Diktiğin ağaç nihayet meyve vermiş. Tadına sen değil de, başkası mı baksın?" Olayı anlatan kişi, "Dilim tutuldu, o an ne diyeceğimi bilemedim" dedi.
Dizilerin, filmlerin toplumu etkileme biçimi "ilham vermek" şeklinde oluyor. İntihar etmeyi, mesela kendini asmayı zaten kafasına koymuş bir kişi... Dizideki gibi yüksek bir apartmandan atlıyor veya filmdeki gibi bileklerini kesiyor.
Kıssadan hisse: Eğer toplumsal sorunlar yüzünden dizileri suçlayan birisine rastlarsanız... Anlayın ki asıl amacı sorunu çözmeye çalışmak değil, durumdan kendine avantaj devşirmektir.