Moda'nın ara sokaklarında yürürken karşıma çıktı: "Lütfen burayı tuvalet olarak kullanmayın" yazıyordu pankartta. "Burayı" dediği, metruk bir evdi. Belli ki gecenin ilerleyen saatlerinde birileri (genç erkekler) oraya çişlerini yapıyordu.
Bu noktada ilk düşündüğümüz şey, sokak sakinlerinin haklılığı oluyor.
Çevresindeki bir evin tuvalet gibi kullanılmasını kimse istemez.
Ama... Evet, olayda bir de "ama" var.
Pankartı görünce aklıma, gazeteci abimizin anlattığı, 40 yıl önceye ait bir Haldun Simavi anekdotu geldi. Gerçek bir halk gazetesi olan Günaydın'ın kurucusu Haldun Bey, bir gün yazı işlerine gelir. O sırada yapılmakta olan sayfanın tepesinde "Eşekler!" yazmaktadır.
Merakla habere bakar: Geceleri Eminönü'ndeki alt geçit adeta genel tuvalete dönmektedir. Editör de, esnafın ve sabahleyin oradan geçecek olanların adına, işeyenlere karşı "Eşekler!" diye seslenmeyi uygun görmüştür.
Haldun Simavi'nin başlığa kızmasına, sayfanın editörü şaşırır. Çünkü o halkın sesi olduğu kanaatindedir.
Haldun Bey, "Evladım geçitte veya o civarda umumi tuvalet var mı" diye sorar. "Yok, efendim" der editör. "O zaman burada kim kabahatli? Doğal ihtiyacını gideren insanlar mı, yoksa tuvalet yapmayan belediye mi?"
Eminim başka semtlerde de vardır bu tip sorunlar. Oralarda da şikayetler oluyordur.
Ancak tepkinin hedefi yanlış.
Madem devlet ve belediye, vatandaştan vergi topluyor... Bu tip sorunlara çözümü de onlar bulacak. Doğru slogan şöyle olabilir: "Buraya tuvalet yapmayan eşektir."
Not: Zincirlikuyu metrobüs durağına, kocaman bir portatif umumi tuvalet koydu İBB... Çok da iyi yaptı. Yine de soralım:
Bu hizmeti kim tetikledi? Gelip geçenler mi, yoksa metrobüs şoförleri mi?