Sık sık cep telefonlarına gelen sanal kumar çağrılarının herkesi rahatsız ettiği biliniyor. Bir türlü engellenmedi hâlâ da ceplere gelmeye devam ediyor.
Keşke işin tek rahatsız edici yanı sadece bu sms'ler olsaydı. Şimdi onu çok aşan ve ciddi tehlikeye dönüşen bir durumla karşı karşıyayız.
Bunu da bir süre önce İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Şubesi'nin yürüttüğü sanal kumar ve bahis operasyonundan öğreniyoruz.
İstanbul Polisi, tam 9 ay süren hassas bir operasyonla insanı dehşete düşüren uluslararası bir kumar ve bahis tuzağını ortaya çıkarttı.
Londra-Kıbrıs merkezli sanal kumar ve bahis hattında müthiş paralar dönüyor.
Sadece son birkaç yılda emniyet güçlerinin tespit ettiği rakamı söyleyelim: 12 milyar euro.
Şebekenin iki ismi öne çıkıyor:
İngiltere'de 400 milyar dolarlık legal bahis şirketinin üst düzey yöneticisi Scott William Masterson, Türkiye'de ise Veysel Şahin.
Yapılan operasyonda gözaltına alınan 57 kişiden 30'u tutuklandı. Büyük paraların döndüğü sistem, cepbank ve internet bankacılığı üzerinden yürütülüyor.
Polisin verdiği bilgiye göre örneğin İstanbul'da biri merkez olmak üzere 5-6 yerde hazır bekleyen ekipler var. Onlara "ATM'ciler" deniyor. İstanbul'da yaklaşık 300 kişi bu işi yapıyor.
Kumar oynayan kişi, parayı o bürolarda yaklaşık 2 bin TL aylıkla çalışan "ATM'ciler"in hesabına yatırıyor. Para yatırılır yatırılmaz da ATM'ciler bankaya koşup çekiyor. Paralar, ya çantalarla ya da ticari bir işlem gerekçesiyle yüzde 80'i Londra'ya yüzde 20'si Kıbrıs'a gönderiliyor.
Polisin yaptığı araştırmada kumar ve bahis oynayanların profili de ilginç.
Türkiye'de sanal kumar oynayanların sayısı 2.5 milyon civarında. Yüzde 82'si erkek, yüzde 18'i kadın. Polisin tehlike sinyali olarak gördüğü ise kumar ve bahis oynama yaşının 15'e kadar inmesi. Ağırlık da 15-40 yaş arasında.
İstanbul Polisi, bunun ciddi bir salgın olduğunu, ülkenin de ailelerin de kaybettiğini belirtiyor ve önlem alınmasını istiyor.
Konuyla yakından ilgilenenlerden biri de eski Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay. Atalay, "18 yaşından küçükler, yasak olduğu halde bahis oynuyor" diyor ve bu kirli tuzaktan kimlerin kaybettiğini sıralıyor: Devlet, spor kulüpleri ve aileler.
Bunun nasıl gerçekleştiğine de dikkat çekip, devleti uyarıyor: "Pek çok sporcuyu, antrenörü ve eşini kullanarak, birilerini menfaatlendirerek, birilerine muhtemelen sus payı olarak rüşvet vererek ve göz yummalarını sağlayarak elini kolunu sallayıp halkı soymaya devam ediyor. Tabii ki hasılattan hiç kimseye pay ödemedikleri için iştirakçilere yüzde 80-90'lara kadar pay ödüyorlar.
Devletin ödediği yüzde 50'lerde kalınca bu yüksek oran iştirakçilere daha cazip geliyor, bu da illegal bahisçilerin işine yarıyor."
Devletin yılda en az 2 milyar dolar kaybettiğini anlatan Atalay, asıl dramı ailelerin yaşadığını söylüyor: "Kısa yoldan zengin olmak, bir anda köşeyi dönmek için ailelere ve özellikle de gençlere musallat olan insanlar, para kazanıyor, lüks içinde yaşıyor. Paralarını kaptıran aileler ise kâbus yaşıyor, çocuklar kumara alıştırılıyor, gençler bunalıma giriyor, aile huzuru bozuluyor, toplum dejenere oluyor.
Bunu da önleyecek olan devlettir."