Hem icraatlarını hem de ilgili ve yardımsever kişiliğini bu sütunlarda pek çok kez takdir ettiğim Gençlik ve Spor Bakanımız Sayın Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu ve ekibi, bu kez de köşemize yazan bir engelli vatandaşımız için seferber oldular.
Geçen hafta görme engelli okurum Mahpeyker Merve Doğan'ın bir ricasını bu köşede sizlerle paylaşmıştım. (Bu arada görme engellilerin de lazer sistemli özel tüfekleri ile atıcılık yapabildiğini bu sayede öğrenmiş oldum) Amatör olarak havalı tüfek atıcılığı yapan okurum, Türkiye Milli Paralimpik Komitesi'nde görme engelliler için Para Atıcılık branşı mevcut olduğu halde, Görme Engelliler Spor Federasyonu'nda böyle bir branşın olmamasından yakınmış ve "Dolayısıyla bu branşta sporcu lisansı verilmiyor. Spor, farkındalık konusunda oldukça etkili bir alan. Ben de bu sürece engelimle değil, engel tanımazlığımla oluşturduğum farkındalıkla katkı vermek istiyorum. Sesimizi fark edin" demişti. Önce Bakanlığın basın danışmanı sevgili dostum İlhan Demir, ardından da Bakanımızın talimatıyla ilgili genel müdür Ömer Altunsay arayıp, hemen okurumuzla iletişime geçtiler.
Tek bir engellinin mütevazı ricası için seferber olan bakanlar ve teşkilatları olduğunu bilmek bana da okuruma da o kadar iyi geldi ki...
"Hoş buldum" da nereden çıktı?
Değerli dostum ve okurum sevgili Ali Aktulga benim de sinir olduğum "Hoş buldum" lafını eksen alarak, ekranda giderek bozulan Türkçemizi mercek altına almış:
"Türkçeyi gerek haber bültenlerinde, gerekse diğer tüm programlarında çok güzel konuşarak, özellikle yeni nesle örnek olarak eğitici görevlerini yerine getiren kıymetli görsel medyamız, büyük bir devrim gerçekleştirdi ve güzel dilimizi kurtardı sonunda.
En basitinden; muhatabı 'muhattap' yapan, bir 'ki' ekini bile nerede kullanacağını bilmeyen sunucu ve muhabirleri ile kötünün de kötüsü örnek olmaya devam eden TRT de dahil tüm kanallarımızın son buluşu 'hoş bulduk' söylemini, 'hoş buldum' ile değiştirerek Türkçemizi kurtarmak oldu, farkındasınızdır muhakkak.
Her gün yeni bir saçmalıkla karşı karşıya geliyoruz. Şimdi bir de 'Neden?' sözcüğü 'Neyden?' oldu. Bilemiyorum, sadece benim mi dikkatimi çekiyor bu saçmalıklar. Yine söylüyorum, örnek olması gereken görsel medyadaki spiker, sunucu, moderatör kim varsa, dizilerdeki diyaloglarda her yerde bu dil katliamı sorumsuzca veya korkarım cahillikten aldı başını gidiyor ve buna engel olma çabası da yok gördüğüm kadarıyla. Olan, benim gibi geri kafalı..."
Buyurun şiir dünyama
Efendim, hep siz bana mektup gönderecek değilsiniz ya, bu kez de ben size yazıyorum. Bu bir davet mektubudur. Şiir severler için bir davet...
Bu köşenin okurları şiirle amatörce ilgilendiğimi bilirler. Onca ustanın huzurunda kendime "Şair" demem, diyemem. Benden olsa olsa "Kalp arzuhalcisi" olur. Yazıp da kenara köşeye istiflediğim şiirlerimi zaman zaman kitaba dönüştürür, hayatıma kenar süsü yaparım. Amacım, çocuğuma ve muhtemel torunlarıma minik bir duygu dağarcığı miras bırakmak. Yoksa şiir kitabı yazıp da milyon kazanan kimse de tanımadım zaten. Benimki, ziyan olmasın diye şiirlerimi dosyalamak sadece.
Lafı uzatmayayım, üçüncü şiir kitabım Sensizlik Bekçisi, Cağaloğlu Yayınevi'nden çıktı. Bugünden itibaren hem kitapçılardan hem de internet üzerinden (Cagalogluyayinevi. com.tr) temin edebilirsiniz.
İlham perilerim sevgili eşim ve canım kızıma, tanıdığım en iyi yayıncı Sayın Siyami Boylu ve değerli ekibine huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
Gaf kürsüsü
Okurumuz Murat Kılıçarslan'ın dikkatinden kaçmamış: TGRT'nin 27.11.2022 tarihli gündüz kuşağı haberlerinde, haberi anlatan muhabir, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, hedefimizin "kızıl ötesi" olduğunu söylediğini anlattı. Oysa Cumhurbaşkanımız hedefin, "kızıl ötesi" değil, "kızıl elma" olduğunu söylemişti.
Zap'tiye
4 çocuklu kadının kocasını bırakıp 7 çocuklu adama kaçtığının anlaşılmasıyla Müge Anlı stüdyosu buz kesti. Kestirmeden futbol takımı kurmak istemiş olmalılar!..
Ne demiş?
"Bir fare bir aslana dikleniyorsa, yakında bir delik var demektir." (Son dönemdeki Türk -Yunan ilişkilerini özetleyen harika bir Afrika halk deyişi)