2015 yılında Paris'te iki ayrı terör saldırısı gerçekleştirildi.
Cumhurbaşkanı Hollande'ın yanına ilk koşanlar muhalif liderler Sarkozy ile Le Pen oldu.
Dünya liderleri Paris'e akın etti.
7'den 70'e herkes terör saldırılarını lanetlendi.
Biri Ocak diğeri Kasım ayında gerçekleşen iki ayrı terör saldırısıydı.
Paris'in göbeğinde maskeli, uzun namlulu silah taşıyan teröristler, ellerini kollarını sallaya sallaya dergi binası basıp, ortalığı kan gölüne çevirdiler.
Onları yakalamak için yapılan operasyonlarda yine kan döküldü.
Aradan 9 ay geçti. Bu kez daha büyük saldırı zinciri geldi. Restoranlar, cafeteryalar, konser salonları basıldı.
Ne Cumhurbaşkanları ne başbakanları ne de içişleri bakanları istifa etti. "İstifa" diye bağıran birileri bile olmadı.
Devleti katil ilan etmeyi bırakın, zaaf arayan, istihbaratta köstebek avına çıkan da olmadı.
Türkiye'de terör Ankara'yı vurdu, altından PYD-PKK terör örgütü çıktı. Onları destekleyen siyasi parti, kınama işini daha ilk dakikada reddetti.
PYD'nin terör örgütü olmadığını savunan vekillerin bulunduğu muhalefet partisi ise hükümeti suçladı.
Türkiye, tarihinin en keskin terör virajında, en hayati mücadeleyi verirken, muhalefet "katil devlet" sloganını sahiplendi.
Oysa başka bir meselede anında Avrupa'yı, Fransa'yı, Almanya'yı, İngiltere'yi emsal gösterirler.
Ankara'daki terör saldırısı dedik.
Hükümet tespit etti, PYD terör örgütünün silahlı kolu olan YPG çıktı.
Ortalık birden karıştı. Çünkü bu ülkede PYD terör örgütünün savunucuları bir hayli fazla hem de mecliste.
Sonra PKK uzantısı bir terör örgütü "ben yaptım" dedi.
PYD savunucuları hemen atladı, "bakın PYD değilmiş, PKK'ymış" diye.
Saldırının altından PYD değil de PKK'nın çıktığını görenler derin bir "oh" çekti.
Ama görmezden geldikleri önemli bir nokta var.
Ha PYD ha PKK.
Bunu nasıl izah edeceksiniz?
Bugün Amerika, Avrupa Birliği, Rusya bir türkü tutturmuş gidiyor, "PKK terörist ama PYD terörist değil" diye.
Türkiye, ikisiyle de hayati bir mücadeleye girişmişken, böyle yapmaları gayet normal.
Adamların işi var PYD'yle. Vekalet savaşı diyorsunuz, PYD'yi vekil tayin etmişler bu savaşta. İnsan kendi vekiline "terörist" der mi hiç?
Ama gelin görün ki Amerika'nın vekil tayin ettiği PYD terör örgütü de Türkiye'de birilerini vekil tayin etmiş, hem de milletvekili. Adı milletvekili ama milletin değil terör örgütünün müvekkilliğini yapıyor, bunlar.
Üstelik siz Amerika'nın ne dediğine bakıp, yön bulacaksanız, o zaman Amerika'ya göre El Kaide terörist ama onları içerisinden çıkaran Taliban terörist değil.
Amerika, Taliban'ı kategorilere ayırıyor, bilmem nerenin Taliban'ı terörist, bilmem nereninki değil diye. Bu hileyi dünyadaki tüm terör örgütleri ve uzantıları için uyguluyor. Çünkü işine geldiğinde onlara terörist muamelesi yapıyor, gelmediğinde yapmıyor, bu nedenle menfaat payı bırakıyor. Amerika'nın PKK-PYD konusundaki duruşu da böyle.
Yani Ankara'daki terör saldırısını düzenleyenler PYD'liymiş, YPG'liymiş ya da PKK'lıymış. Ne farkı var? Amaçları, yapılanmaları, üyeleri, ideolojileri, aynı olan bir şebekenin ürünleri, bunlar.
O nedenle kimse kimseyi harf cambazlığıyla kandırmaya kalkmasın, mesele apaçık ortada.