İsrail en önemli kutsal mabetlerimizden biri olan Mescid-i Aksa'yı elimizden almaya çalışıyor. İslam aleminden tık yok.
İsrail askerleri pervasızca Mescid-i Aksa'nın bahçesini postallarıyla kirletiyor. Arap dünyasından dişe dokunur tepki yok.
İsrail Beyt'ül Makdis'de kolayca Müslüman kanı döküyor. Katar'ı bir bardak suda boğmaya çalışan "Körfez Ülkeleri"nden en ufak bir reaksiyon yok.
Erdoğan dışında kimse İsrail'e "gözünün üstünde kaşın var" diyemiyor. Herkes İsrail'in yediği her haltı hoş karşılıyor, alınmasına yol açacak en ufak bir şey söylemiyor, söyleyemiyor...
Neyse ki artık İsrail'e kafa tutabilen, yeri geldiğinde "kes lan" diyebilen, Batı karşısında ezilip büzülmeyen, başını dik tutabilen bir Türkiye var...
Hal böyle olunca bizim dışımızda kimse Kudüs'e yeteri kadar sahip çıkmıyor, çıkamıyor...
Zira bizim derdimiz var. Biz dertli bir milletiz.
Biz 1960 darbesinde bir başbakanımızı, 28 Şubat sürecinde İslam'ı özgürce yaşama hakkımızı kaybettik, derdimiz var.
Biz İstiklal Mahkemeleri'nde sırf şapka takmadılar diye yüz binlerce insanımızı şehit verdik, derdimiz var.
Biz Kuva-yı Milliye ruhu ile ülkeden kovduğumuz düşmanın, Lozan hezimetinin barış olarak yutturulmasıyla ülkemizi istila etmesine ve İslam dininin toplum hayatından kaldırılmaya çalışılmasına şahit olduk, derdimiz var.
Biz Çanakkale'de, Sakarya'da, Doğu Cephesi'nde farklı milletlerden yüz binlerce Müslüman kardeşimizi şehit verdik. Buna rağmen CHP'nin bizzat kendisinin veya felsefesinin iktidarda olduğu dönemlerde Müslüman kardeşlerimizi hor gördük, aşağıladık. "Ne Şam'ın şekeri, ne Arap'ın zekeri (yüzü)" dedik. Atalarımızın mirasına ihanet ettik, derdimiz var.
FETÖ'nün, kalleş ve alçak bir hoca bozuntusunun küresel güçlerin desteğini alarak kendi vatanına ihanet etmesine şahit olduk, derdimiz var.
Kürtleri değil, bir terör örgütü olan PKK'yı temsil eden HDP'nin milletin meclisinde olduğu halde küresel öcülerle işbirliği yaparak memleketimizde iç savaş çıkarmak için çırpındığına tanık olduk, derdimiz var.
Yargıdan eğitime, sağlıktan ekonomiye kadar her alanda bu ülkeyi ileriye götürmekten ve milletine olan sevdasından ötürü çalışıp çabalamaktan başka bir şey yapmayan, darbe anında bile milletinin kucağına dönebilmek için hayatını riske atan yiğit bir Reisimiz olmasına rağmen onu yeri geldi hırsızlıkla, yeri geldi tiyatro çevirmekle itham eden alçaklara tanık olduk, derdimiz var.
15 Temmuz gecesi darbecilerin tanklarını alkışlayabilen bir takım insan bozması canavarlar olduğuna tanık olduk, derdimiz var.
Darbe günü kendi insanına, masum halka, "acımayın, ateş edin, hepsini öldürün, bir tane bile bırakmayın" emri verebilen komutan kılıklı hain soytarılar olduğuna şahit olduk, derdimiz var.
Derdimiz var ve derdimiz çok büyük.
Dertlerimizin çaresi ise, birlik, beraberlik ve kenetlenmeyle hep birlikte vatanımıza, milletimize, ümmetimize sahip çıkmaktan başka bir şey değil.
Biz dermanımızı Başkanımızın bizi gafletten uyandırmasıyla bulduk.
Anladık neden bizi ırkçılık fikriyle parçalamak istediklerini.
Anladık neden ayrıştırılmak istendiğimizi.
Biz artık millet olarak, ümmet olarak hep bir olacağız, diri olacağız, iri olacağız.
Çünkü birlikte olduğumuzda, aynı dava, aynı amaç, aynı gaye için omuz omuza verdiğimizde gerçekten çok güçlü ve güzel oluyoruz…