Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz, "Türkiye'nin giderek Avrupa'dan uzaklaştığı yönündeki değerlendirmelerin doğru olduğunu, bu nedenle Türkiye'nin AB üyelik müzakerelerinin tamamen durdurulması gerektiğini" söylemiş...
Avrupa Birliği'ne üye olmak istiyoruz ama bizi asla almayacaklarını da iyi biliyoruz.
Biz AB üyeliğini istemiyor değiliz ama bunun olmayacağını, çok iyi biliyoruz yalnızca.
Bu AB tarafından seslendirilmeyen, seslendirilemeyen üzücü gerçektir.
Avrupa, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan bir memleketi birliğe asla almaz.
Bırakın heriflerin bizi almasını şu sıralar soydaşlarımızı bile birlikten kovmanın derdine düşmüş durumdalar...
Elbette ki bize serbest dolaşım hakkı ve vize serbestisi de vermeyeceklerdir...
Öte yandan, AB işi öyle Merkel'le, Macron'la, şununla bununla çözülecek bir iş değildir.
Zira birliğe girmemiz için siyasetçilerin bize yeşil ışık yakmaları yetmiyor!
Ayrıca her üye ülkede tek tek referandum yapılması gerekiyor.
Bir AB ülkesi bile bize kırmızı kart gösterse, bizim üyelik tuzla buz olup buharlaşacak.
Olmaz böyle bir adilik! Bu şerefsizler bizi "almazsanız almayın ulan" noktasına da getirecekler sonunda...
Diğer yandan, Avusturya Dışişleri Bakanı Kurz, "Alman vatandaşı Peter Steudtner gibi insan hakları aktivistlerinin ve Deniz Yücel gibi gazetecilerin Türkiye'de tutuklanmalarının keyfi ve endişe verici olduğunu" belirtmiş...
Biri yeni bir Gezi kalkışması çıkarmak için çalışırken, diğeri de PKK'yı aklarken enselendi...
Demokrasi, insan hakları, özgürlükler, adalet diye atıp tutuyorsun ama kazın ayağının öyle olmadığını iyi biliyorsun...
Çare yok, bu oyunu kaidelerine göre oynamayı öğreneceksin. Kara çalmaktan da belki günün birinde vazgeçersin.
Eleştiri yap, tabii yap ama eşekçe yapma.
Yalan konuşma, lafı çarpıtma!
Sen böyle demagoji yapmaya devam edersen benim sana attığım bu taşlar da yüzde yüz legal sayılır...
PKK'ya hem terör örgütü diyorsun, hem de her türlü desteği veriyorsun!
FETÖ'nün yediği haltları en ince detayına kadar bildiğin halde utanmadan ona arka çıkıyorsun!
Ne o, cevap veremiyor musun?
Erdoğan'sız Türkiye'yi savunma ayağından, aslında onu değil "sözünüzden çıkmayan, uysal, zayıf, eski Türkiye'yi" savunuyorsun. Yalan mı?
Peki günün birinde Erdoğan, "birliğinizi alın başınıza çalın" derse, o zaman ne yapacaksın, gene ağlamayı sürdürecek misin?