Etme bulma dünyasında yaşıyoruz. Eden bulur. Çalma elin kapısını çalarlar kapını. Son yüzyılda Osmanlı'nın parçalanmasından, Filistin topraklarının İsrail'e peşkeş çekilmesinden, PKK ve benzeri terör örgütlerinin kurulmasından, Ortadoğu'daki savaş fitillerinin ateşlenmesine kadar her şerrin altında bir şekilde parmağı olan Birleşik Krallık (İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda) yolun sonuna mı geldi?
İngiltere'nin (Britanya'nın) Avrupa Birliği'nden ayrılmasını ifade eden Brexit referandumunda İskoçların kahir ekseriyeti Birleşik Krallık'tan ayrılma pahasına bile olsa AB'de kalma yönünde oy kullandı.
Zaten İskoçya son yıllarda bağımsızlığını ilan etmek istediğini örtülü biçimde dile getiriyordu. Lakin bunun gerçekleşebilmesi için güzel bir bahane gerekiyordu. İşte Brexit tam da istedikleri gibi bir bahane oldu.
Doğrusu Birleşik Krallığın ana gövdesini oluşturan İngilizlerin AB'den ayrılma yönünde oy kullanmalarını İskoçya iplemedi. ''İlla bir devlet ekonomik krize girecekse o devlet niye ben oluyorum ki? Varsın İngiltere olsun!'' yaklaşımı ile hareket etti ve çekinmeden İsyan bayrağını açtı.
Zira İskoçya AB'nin nimetlerinden yararlanmak için AB'de kalmak istiyordu. AB üyesi olmayan lakin ortak pazarda olan İzlanda ve Norveç gibi ülkelerin konuşlandığı bir pozisyon İskoçları kesmiyordu.
İskoçya AB'den ayrılması durumunda yüz binlerce yurttaşının işsiz kalacağını, nal toplayacağını çok iyi biliyordu. Böylesi bir adım intihar gibi bir şeydi İskoçya için.
Diğer taraftan AB'nin patronu olan Almanya, İskoçya'nın Birleşik Krallıktan ayrılması ve AB'de kalması için yangına körükle gidiyor. Doğrusu Alman emperyalizmi hız kesmeden devam ediyor. Ee ne demişler dinsizin hakkından imansız gelir. Bunda şaşıracak bir şey yok. Sonuçta kuş kuşluğunu, kış da kışlığını yapacak...
Geçenlerde İskoçya, AB yurttaşlarının İskoçya'daki üniversitelerde okumalarını teşvik amacıyla üniversite harçlarını sıfırladığını açıkladı. Zira böyle bir adım hem AB ile bağları güçlendirecek hem de İskoçya'nın AB'li gençlerle dolup taşmasını sağlayacak...
İşin bir tarafı bu. Diğer tarafı da on binlerce İngiliz yurttaşı AB'nin olanaklarından yararlanabilmek nedeniyle İrlanda (Britanya'ya bağlı olmayan İrlanda) yurttaşı olmak için başvurdu ve başvurmaya devam ediyor.
Anlayacağınız evin öz çocukları bile evde kalmak istemiyor artık. Keşke Elton John ile görüşebilseydik. Ne düşündüğünü sorabilseydik. Belki ufak çaplı bir konserle yanıt verirdi bize...
Bir yandan İskoçlar bir yandan da İngilizler Birleşik Krallığın sonunu getirecekler gibi görünüyor. Sonun başlangıcı olacak tamtamlar çalmaya başladı. Korkunun ecele faydası yok. İngilizlerin korktuğu kıyamet senaryosu gerçek olacak galiba.
Öte yandan imtihan sırrıyla, küfür devam etse de zulüm devam etmiyor... Zulüm ile abat olanın akıbeti berbat olur. İngilizler için gelecek günler geçen günlerden daha kötü olacak. Herkesten kaçsalar da İlahi adaletten kaçamayacaklar.
Tebessüm
Bir gün papaz Trabzon'a gider ve kiliseyi aramaya başlar. Bir çocuğa ''Evlat kilise nerede?'' diye sorar. Çocuk tarif eder... Papaz çocuğa ''Yarın sen kiliseye gel cennetin yolunu tarif edeyim'' der. Çocuk, papaza ''Sen daha kilisenin yolunu bilmiyorsun cennetin yolunu nereden bileceksin'' diyerek ağzının payını verir...
İngilizler, İskoçlara ''müreffeh bir yaşam için bizi takip edin'' diyorlar. İskoçlar da onlara ''AB'den çıkmak gibi bir aptallığa imza atan bir devlet müreffeh bir yaşamı bizlere nasıl sunacak?'' diyerek yanıt veriyorlar...
Tebrikler Fransa
Erdoğan öncesi sadece teröristlerle mücadele eden Türkiye artık hem teröristlerle hem de terörle mücadele ediyor çok şükür.
Bir yandan hem haşereleri öldürüyor hem de bataklığı kurutuyor.
Bu mücadelenin medya boyutunda iki ayağı var. Türkiye ve Avrupa.
Türkiye ayağında İMC, TV 10, DİHA, Hayat TV ve daha adını sayamadığımız PKK'ya ait birçok yayın kuruluşu başarıyla kapatıldı.
Avrupa ayağında ise Ronahi TV, Newroz TV, Med Nuçe, Sterk TV gibi PKK'nın dağ kadrosunun cirit attığı, boy gösterdiği, Erdoğan'a ve Türkiye'ye karşı sabahtan akşama, akşamdan sabaha her türlü nefret söyleminin dile getirildiği ve bölücülüğün yapıldığı, terörün ve teröristin altın kase içinde bala karıştırılarak sunulduğu kanallara kilit vuruldu sonunda.
Tabi bu süreç kolay olmadı. İşin içine Avrupa girince lisanslı bir televizyon kanalını kapatmak öyle kolay olmuyor. Hele bir de ''benim teröristim iyi seninki kötü'' yaklaşımının olduğu düşünülünce…
Bu bağlamda RTÜK, AB ülkelerine bölücü terör örgütünün propagandasının yapıldığı kanalların kapatılması için resmi yazılar gönderdi. Ne yazık ki bu girişimlerden dişe dokunur bir sonuç alınamadı.
Sağ olsun TBMM Başkanımız İsmail Kahraman da bu konuya el atarak üzerine hassasiyetle eğildi. AB ülkelerindeki mevkidaşlarına ülkemizin talebini birinci elden iletti. Maalesef sonuç gene negatif oldu...
Sonunda altın vuruş için harekete geçildi. Ülkemizde de büyük yatırımları olan Avrupa'nın en büyük uydu operatörü Fransız EUTELSAT'tan PKK'ya ait kanalların ipinin çekilmesini talep ettik. Sağ olsun EUTELSAT'ta tüm tehdit, şantaj ve eleştirilere rağmen terör örgütüne ait kanalların yayınlarını kararttı.
Karartma işlemlere karşı Terör örgütü mensuplarının gözü kulağı hemencecik Fransız medyasına ve hükümetine çevrildi. Bir de ne görsünler hepsi harbiden bu olaya Fransız kalmışlardı.
Tebrikler Fransa...