Geçenlerde kısa adıyla "Frontex" olarak bilinen "Avrupa Sınır ve Sahil Koruma Birliği'' yeniden yapılandırılarak görevine başladı.
Gerçekte Frontex'in en önemli amacı hatta varlık gayesi: Yasa dışı yollardan AB'ye girmeye çalışan Müslüman mültecileri AB dışına püskürterek kovmak.
Zira Avrupalılara göre böcek kadar değeri olmayan Suriyeli ve Iraklı mültecilerden AB'nin uzak tutulup korunması gerekmektedir.
İşte ''Frontex'' denen bu yapı; AB'nin sınırlarını aşmak için zorlayan mültecilere karşı kullanılmak üzere yetkilendirilerek, silahlandırılarak güçlendirildi. Böylece AB sınırları adeta aşılamaz bir kalenin surları gibi korunaklı oldu. Öyle ki, Frontex bu işlevini zaman ve mekandan bağımsız olarak AB sınırları haricinde de gerçekleştirebilecek. Hatta ''önlem amaçlı müdahale'' gerekli olduğunda her türlü silahı ve aracı kullanabilecek.
AB bu askeri kafayla devam ederse yakın bir gelecekte ikinci bir ABD olabilir.
Şöyle ki; AB görünüşte yeni mülteci göç dalgalarına engel olmak bahanesiyle, gerçekte ise bölgeye çökmek amacıyla Frontex'i kullanıp girdiği coğrafyaları işgal edebilir. Aynı ABD'nin el altından savaş çıkardığı yerlere sonradan BM araçlarıyla girip ilaç ve yardım götürme bahanesiyle çöreklenmesi gibi.
Zaten AB Komisyonu da sınırsız yetkilerle bunun için donatmadı mı Frontex'i ? Üstelik AB kamuoyu da lanetli (!) sığınmacılardan kurtulmak için ikna edilmişken kaçar mı böyle bir fırsat ?
Özcesi, Avrupalılar Avrupa'ya yani yalancı cennetlerine yoksul Müslüman mültecilerin girerek huzurlarını kaçırmasını ve midelerini bulandırmasını istemiyorlar.
Şu fıkra Avrupalıların durumuna birebir uymuyor mu ?
İki arkadaş katı kalpli ve cimri olan bir zenginin kalbini yumuşatıp yumuşatamayacakları konusunda iddiaya girmişler.
Bir tanesi, zengin adam görkemli köşkünün terasında yemek yerken bahçeye girmiş ve adamın gözlerinin içine bakarak belki kalbi yumuşar niyetiyle çimleri yemeye başlamış.
Zengin adam ''Ne yaptığını'' sorunca ''Günlerdir aç olduğunu ve açlıktan çimleri yediğini '' söylemiş.
Varlıklı kodaman hemen uşağına bağırarak ''Benim bu tür manzaraları görünce iştahım kaçıyor. Yemek yiyemiyorum. Huzurum bozuluyor. Al bu herifi arka bahçeye götür orada otlasın.'' demiş.
Doğrusu fıkradaki kalın adam ''Zalimler için yaşasın cehennem'' sözünü haklı çıkaran zalimce bir tepki vermiş...
Neyse...
Öte yandan AB'nin yayılmacı politikalarının mimarı Almanya'dır. Almanlar AB'yi arkalarına alarak, gizli ajandalarındaki dünyanın süper gücü olma hedefine hız kesmeden devam ediyorlar.
Geride bıraktığımız yüzyılda 2 defa dünya savaşı çıkaran Almanların akılları henüz başlarına gelmemiş demek ki ! Adeta AB'yi militaristleştirerek 3. dünya savaşını çıkarmak için uygun bir zamanı kolluyor gibiler...
Şu dönemde Almanya, Suriye ve Irak gibi AB'ye yönelik büyük mülteci dalgalarının kaynağı olan coğrafyalara, mültecilere sözde yardım bahanesiyle militarist gayelerle yerleşmek istiyor...
Son tahlilde, Frontex ile hem mülteci ''krizine'' kesin ve sert bir çözüm getirilmiş hem de Avrupa ülkelerinin canının istediği yani çıkarlarının olduğu coğrafyalarda tasarruf edebileceği görünüşte legal hatta çok da barışçıl (!) bir yapı ortaya çıkarılmış oldu. Daha ne olsun ki…